Sergüzeşt-i Şizofren
üçüncü gün...
come bambini feliçita'yı nağmeli söylerken, (saat eti kemik geçsin mi, hadi geçsin)
Envaiçeşit otla kaynattığı detoks çorbasıyla içeri girdiğinde kapıya arkam dönüktü. Döndüğümde feliçitaya ara vermek zorunda kaldım. Yüzüm kızarmıştı. "Çekinme lütfen, söylemeye devam et, güzel söylüyorsun" demez mi? Ah bu doktorlar... Nihavend makamında söylenmiş feliçitanın nesi güzel. Al Bano duysa şok geçirir. Ama tabi hastaya özgüven aşılama, kendini iyi hissetmesini sağlama ayakları. İsmail Yk'dan Allah Belanı Versin'i repertuvarıma alıp söylemeye başlayacaktım ki midemin gurultusu susturdu beni. "Midemden, ses midemden geliyor" dedim. Bu da neydi şimdi? İğrencim, iğrençsin, iğrenç başa dön iğrencim. Çorbamı derhal elinden alıp içmeye koyuldum. Tadı cadı kazanında pişirilen enteresan ve bol malzemeli çorbalara benzese de açlıktan kağıt yiyecek vaziyete geldiğim için kasenin dibini gördüm."Elinize sağlık, çorba çok güzel olmuş" dedim, "Afiyet olsun ama ben yapmadım, aşçı kadın yaptı" dedi zatları. Yani Batuhan bunu tatsa, devamını getirmek istemiyorum. Neyse geçti karşıma ve "Bu üçüncü günün, kendini nasıl hissediyorsun, bedenin rahatladı mı, hafiflik duyuyor musun" babında konuşuyor. Üç yüz gram verdim ya, kanatlandım, tabi böyle demedim. "Biraz şişliklerim indi sanki" dedim. Pes yani, beni 365 gün aç bıraksan anca zayıflarım ben, sen üç günde neremi yontacaksın be Peter Lorre çakması, sahte doktor olması kuvvetle muhtemel Doktor Freddy.
"Yarın büyük gün"... Yoksa Tiffany'de kahvaltı mı yapacağız doktor, demedim tabi. Zaten demediklerim yüzünden buradayım ya, neyse o sahneye daha var, ama Monk'un sahnesinden önce mi sonra mı söylemem. "Yarın seanslara başlıyoruz. Her şey güzel olacak" dedi de ben onu film diye biliyordum. Cem Yılmazlı, Mazhar Alansonlu. Keyifli bir filmdi, ben sevmiştim, Hokkabaz'ı da ama diğerlerini ı ıhh. "Peki" dedim. Her şeye de peki diyoruz, sonumuz hayrolsun.
Ne yapsam. Doktor da gitti. Feliçitaya devam. Nani nani nani nani feliçita.. Come bambini feliçita... Bu şarkının sözleri bu kadar değildi ya, hah tamam nane nane nane nane na na nane...
Hayda. Şimdi de Ajdar'a döndük iyi mi? Ajdar mı İsmail yk mı birini daha ekleyelim de tam olsun, kırdın kalbimi Nihat Doğan mı, oyum aforizma piri Nihat Doğan'a. Felsefeyi severim bilirsin, kim bilir, bilen bilir, hihihi..
Yarın büyük gün... Soruları bilmiyorum ama cevapları biliyorum. Şifre hesabı...
görsel: Louis Wain
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder