Pazartesi, Temmuz 02, 2007



okumayı çok sevmem sebebiyle bol bol kitaplardan bahsetmeyi düşünüyorum.Kendi kütüphanemde yer alan kitaplardan,okuduğum ya da okumak istediğim kitaplardan sevdiğim bazı alıntılar ya da o kitaplardan kazandıklarım,bir okuyucu gözüyle eleştirilerim yer alacak günlüğümde. İyi bir okuyucu olabilmem, iyi okuyucular olabilmemiz dilekleriyle ...




Mançalı Şövalye Don Kişot

Cervantes

Tüm zamanların en çok okunan, en çok dile çevrilen romanı meşhur Mançalı Şövalye Don Kişot...Kitabı alıp okuyana kadar ben de çoğu insan gibi Don Kişot'un yeldeğirmenleriyle savaşan bir deli olduğunu düşünüyordum ama okuyunca kahramanın "akıllı deli" dediğimiz , filmlerde gördüğümüz , olaylar karşısında en mantıklı yorumları yapan ama yaşayışlarına bakılırsa pek de akıllı gözükmeyen o karakterler gibi olduğunu anladım...

Gelelim Don Kişot'a: Şövalye romanları okuya okuya deliliğin sınırına gelen (deli demiyorum çünkü akıllılık ve delilik arasında gidip geliyor hele söylemlerine de bakarsak) soylu bir beyin kendini şövalye ilan etmesiyle başlar herşey. Güçlü bir şövalye atından çok, hasta ve iskeleti çıkmış görünen atı Rosinenta'yla yolculuğa başlar. O artık Mança'lı Şövalye Don Kişottur. İyilere yardım, kötülere ceza artık onun asıl görevidir.Bir şövalye olduğuna göre sevgilisi de olmalıdır. Hayalinde oluşturduğu Tobosso'lu Dulsinea'ya aşık olur ama bir şövalyenin ayrılmaz bir parçası olan seyisi eksiktir hala. Köyüne döner ve fakir, saf kalpli çoban Sanço Panza'ya seyislik teklif eder. Sanço bu durumu önce kabul etmez ama işin ucunda bir adanın valisi olma nimeti vardır ve sonunda kabul eder. Birlikte birbirinden komik ve düşündürücü maceralara başlarlar. Yeldeğirmenlerini dev sanan, hanları şato sanan bir adamla, işin sonunda menfaat elde edecek olan seyisinin güzel maceraları...

Sanço menfaatle yola koyulur ama tüm deliliklerine rağmen efendisini sever ona sadık bir seyis olur. Don Kişot'un delirmiş aklının felsefesi midir cahil Sanço'yu eğiten yoksa yaşadıkları maceralar mıdır, belki de her ikisidir cahil ve saf köylü Sanço'yu o çok istediği valiliğe getiren. Vali olmuştur ama sonunda bu sevdadan vazgeçerek valiliği bırakmıştır. Sanço nasıl vali olabilir eğitimsiz bir çoban ve sonra da seyisken? Önce herşey oyundur ama efendisi ile o bunun farkında değildir. Efendisinin deli ağzından akıllıca dökülen nasihatlarıyla valiliği kıvırır ama yine efendisinin çok doğru öğüdüyle ve yediği sopaların etkisiyle vazgeçer bu sevdadan
."her bildiğin doğru olsun ama her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir" demişti Don Kişot. Atasözleriyle konuşan Sanço'nun da aslında akılsız olmadığı pek açık.Don Kişot'a gelirsek, pek çok macera sonunda yalancı bir şövalyeye yenilir ve verdiği söz üzere şövalyeliği bırakıp köyüne döner. Ölüm döşeğindedir işte o zaman herkesin istediği olur ve aklı başına gelir...

Bilgelik ve delilik arasındaki o incecik çizgi etrafında dönen kahramanın öyküsü sadece bir delinin ya da sadece bir akıllının öyküsü olsaydı belki bu kadar sevilmezdi. Sanço'nun vefası, ve Don Kişot'un bilgeliğiyle herkesin hayatında bir kere de olsa okuması gerektiğini düşündüğüm deli-bilge bir kitap. Okuyun derim.


ayrıca kitabın yazarı Cervantes İspanya ve Venedik'in Osmanlılara karşı başlattıkları Haçlı seferinde deniz askeriymiş, İnebahtı Deniz Savaşı'nda sol kolundan yaralanarak sakat kalmış ve Osmanlılara esir düşmüş dolayısıyla kitapta Osmanlılardan da söz ediyor. Cervantes ülkesine döndüğünde kitabını yayınlatabilmek için bazı yerlerde Osmanlı aleyhinde kelimeler kullanıyor.ama kitabın çoğu yerinde Şark kültürü olumlu şekilde mevcut.Yazar da belki bu yüzden hikayenin Şarklı bir yazarın el yazması hikayelerinden esinlenerek yazıldığını söylemiş.ama edebiyat araştırmacılarının bu konuyla ilgili araştırmalarının sonuçları ilginç şöyleki cervantes'in Şarklı yazar dediği kişi aslında hiç var olmamıştır ve Engelî ismini verdiği yazar ta kendisidir.

Bu kitabı okuyan ya da yazarıyla ilgili daha ilginç bilgileri olan herkesi bunları paylaşmaya davet ediyorum.iyi okumalar...

Hiç yorum yok: