Perşembe, Ocak 03, 2008


KAPTANIN TEKNESİ

Sezgin Kaymaz

Bu kitap elime geçene kadar ne yazar ne de kitap hakkında fikrim vardı. Hatta kitap elime ilk geçtiğinde 20-30 sayfasını okuyup bir kenara bırakmıştım. Konu anlatımı oldukça sığ gelmiş, argo, deyim yerindeyse ayyuka çıkmıştı ama daha sonra az biraz da sabırla tekrar okumaya başladım. Sayfalar ilerledikçe tüm argoya rağmen( fazla da olsa konu itibariyle anlatıma, üniversite öğrencilerinin hayatına gerçeklik kattığı için) oldukça farklı bir kitabın sayfalarında gezindiğimi anladım. Bugüne kadar okuduğum kitapların içinde en farklı olanı okuyormuşum meğer. Zaten kitap da fantastik bir roman.

Kitabın konusu kısaca şöyle: İki üniversite öğrencisi Selen ve Cavidan...Bir gün sınıflarına yeni bir öğrenci gelir; baştan ayağa simsiyah giyinen, sarı gözlü enteresan bir yabancı. Yeni öğrencinin, enteresan yabancının dahil olduğu üç günlük bir macera. Selen bu üç gün içinde kendini, ailesini, sırlarını keşfedecek ve sonsuz bir yolculuğa çıkacaktır Kaptanın Teknesi'nde...

Aklından geçeni okuyan, her dileğini gerçekleştiren olağanüstü güçlere sahip sarı gözlü yabancının çekiminden kurtulduğunda gerçekliğin soğuk yüzüyle tanışır Selen ve artık enteresan yabancının kim olduğunu, niçin hayatına girdiğini ve neden üç günün sonunda kendisi hariç kimsenin onu, adıyla Murat'ı ( üç gün içnde gerçekleşen bütün olaylar yıllar öncesinde annesinin başından da geçmiş. Bunu 3. günde öğreniyor.) hatırlamadığını anlamasına rağmen kaderine karşı gelemiyor ve babasıyla birlikte üçüncü günün sonunda o uçağa biniyor, bilerek ve gönülsüzce,geride tek tanık olarak arkadaşı Cavidan'ı bırakarak...

Ve sonrası... Fazla açıklamak istemiyorum, okumamış olanlara haksızlık olmasın.
Elinize geçerse düşünmeden okuyun, enteresan bir kitap. Günümüz Türk yazarlarının başarısına güzel bir örnek.
Kitabın bir getirisi de Selen'in çok sevdiği Baccara gülünü öğrenmiş oldum, mükemmel güzellikte gülleri...

6 yorum:

400 Darbe dedi ki...

İlgimi çekti teşekkürler

Unknown dedi ki...

hoşgeldiniz, teşekkürler yorumunuz için...

Adsız dedi ki...

Altı çizili satırlara Eczacıbaşı'nın, eğitimini tamamlayıp iş hayatına atılan oğlu için verdiği tavsiyeyi gönderiyorum:

En üst düzeyde eğitimin önemine inanmak ama diploma ile hiçbir şeyin bitmeyeceğini bilmek.

Bir alanda uzmanlaşmak ama genel kültür sahibi olmanın önemini de anlamak.

Kendine güvenmek ama başka insanlardan üstün görmemek.

Azimli ve başarı için hırslı olmak ama şükretmesini ve yetinmesini de bilmek.

Yaptığı işi ciddiye almak ama kendini fazla ciddiye almamak.

Enes dedi ki...

fantastik roman, anlattığın kadarıyla uç noktalarda (argo) diyaloglar.
İçinde argo olup hoşuma giden şeyler var: Cem YILMAZ doğaçlamaları, pardon...

Aslı dedi ki...

Merhabalar,
Blogunuza her baktığımda içimi kitap okuma arzusu kaplıyor. Bu sefer sırf sizden esinlendiğim için 4 kitap satın aldım :) Kılavuzluğunuz için teşekkür ediyorum.
Sizden bir isteğim olacak, yorumlarınıza baktım ama gözüme isminizle hitap edenler takılmadı. Eğer sakıncası yoksa isimle hitap etmeyi seven bana yardımcı olabilir misiniz :)
Sevgilerimle...

Unknown dedi ki...

Sevgili Aslı, teşekkür ediyorum güzel yorumun için. Kitap almana vesile olmama çok sevindim.
İsim konusuna gelince, küçük bir anketle bu işe çözüm getireceğim.
Sevgiler...