Cumartesi, Ocak 12, 2008


MEHCURE

Mehmet Vecihi

Mehmet Vecihi( 1869-1904) romancılıkla şöhret kazanmış bir askerdir. "Mehcure müellifi" olarak tanınır. İçkiye düşkün olup, 35 yaşındayken kalp sektesinden ölmüştür.

Türk klasiklerinden bir diğeri: Mehcure ve devamı niteliğinde olan Hikmet'in bir araya getirilerek tek kitap halinde okuyucusuyla buluşturulduğu bu kitap, yine tüm Türk klasiklerinde olduğu gibi film tadında bir eser.

İlk kitap Mehcure'de; kocasını seven ona tam anlamıyla bağlı Mehcure, kadınları elde edene kadar son derece kibar olup, sonrasında gözünü başka kadınlara diken çapkın erkek Mükerrem, evli olduğu halde mesire yerlerinde erkek avlamaya çıkan Rana'nın karakterleri ve öyküleri anlatılmakta.

Mükerrem, evinden dışarısını bilmeyen, iyi aile terbiyesiyle yetişmiş, güzeller güzeli Mehcure'ye âşık olmuş ve Mehcure'nin ailesini epeyce uğraştıktan sonra Mehcure'nin kendisiyle evlenmesine ikna etmiştir. Evlendiklerinin ilk seneleri sorunsuz geçmiş, önce oğulları Hikmet ve sonra kızları Enise dünyaya gelmiştir. Kızı henüz iki-üç yaşlarındayken Mükerrem'de bazı değişiklikler boy göstermeye başlamıştır. Artık bazı geceler eve gelmiyor, çok sevdiği Mehcure'yi üzüyordur. Mehcure, Mükerrem'in hareketlerinden şüphelenip çekmecesini karıştırdığında bir kadın tarafından yazılmış mektupları görür. Ne kadar üzülse de kocasına bildiğini belli etmez. Üzüntüsünden yatağa düşer. Mükerrem, Mehcure'yi hastaneye yatırır ve o hastanedeyken, ilk evliliğini kısa sürede bitirmiş, mesire yerlerinde gezerek erkek avına çıkan kötü karakterli Rana ile evlenir. Mükerrem ile Rana'nın düğün gecelerinin sabahı, Mehcure de hastanede hayata gözlerini yumar. Mükerrem en ufak bir vicdan sızısı duymadan Rana'yla gününü gün eder. Bu arada Rana, Hikmet ve Enise'ye düşman kesilmiş, onları sürekli hırpalamaktadır. Kısa bir süre sonra Rana, Mükerrem'den de sıkılır ve yeni arayışlara girer. Artık Mükerrem de aldatılıyordur. Rana, Rıfkı ile gizli gizli görüşmektedir. Mükerrem bunu öğrenir ama Rana'nın aşkı gözlerini kör etmiştir. Rana Mükerrem'i başından kovmak için entrikalar çevirir ve sonunda boşanırlar. Bu arada Hikmet, çektikleri sıkıntıya daha fazla dayanamayarak evden kaçar. Mükerrem de Enise'yi bir dostuna bırakır. Mükerrem,Rana'nın ayrılığına daha fazla dayanamaz ve intihar eder.

Mükerrem, mutlu yuvasını yıkmış, Mehcure hastane köşesinde ölmüş, Hikmet evden kaçmış, Mükerrem intihar etmiş, Enise ortada kalmış, Rana ise olanların hiçbiri için kendini mes'ul tutmayıp, Rıfkı ile evlenmiştir.

Birinci kitap, Mehcure, böyle biterken ikinci kitap Hikmet'te olaylar şöyle gelişir:
Hikmet geri döner, kardeşi Enise ile birlikte zengin bir ailenin yanına verilirler. Evin hanımı ve kızı Münire, çocuklara hayatı zindan ederler. Bu duruma çok üzülen başka bir aile onları yanlarına alır ve onlara kendi çocukları gibi davranırlar. Aradan yıllar geçer...

Rana, Rıfkı'dan da sıkılmış, içkili âlemlerde boy göstermeye başlamıştır, yanında da Münire'yle. Rıfkı, Münire'nin servetine göz dikmiştir. Bir gün Rıfkı, Münire'nin peşine düşer ve onun girdiği yalının bahçesinden içeriyi gözetler. Kendi eşi Rana'nın da o âlemde olduğunu görür, çılgına döner ve oracıkta Rana'yı öldürür.

Münire'yse tüm servetini kaybetmiştir. Hikmet'le Enise onu himayelerine alırlar. Bu arada Hikmet, kabul gördüğü ailenin kızı Âkile ile, Enise ise Münire'nin eski eşi Mahir ile evlenir.

~ Son ~
Film tadında, değil mi?

Evliliklerdeki sadakatsizliği, hem erkek hem kadın açısından veren, mazlumun ahının yerde kalmayacağını bir defa daha dile getiren bir Türk klasiği.

Çapkın kahramanımız Mükerrem'in Rana'ya yazdığı mektuptan şiirsel bir not:
" Sana kavuşma ümidi hayatımın safasıdır iki gözüm!..."

Hiç yorum yok: