Pazar, Şubat 17, 2008


GENÇ WERTHER'in ACILARI

Johann Wolfgang Goethe

Goethe'yi önce Avrupa'da, sonra bütün dünyada tanıtan ilk romanı Werther, genç şairin başından geçmiş bir aşkın verdiği ilhamdan doğmuştur. Goethe, Strasburg'dayken, Charlotte(ya da kısaca Lotte) adında bir kızı sevmişti.Sonradan Werther'in kadın kahramanı olan Lotte,gene romandaki gibi,nişanlıydı.Bu elbette ki Genç Werther gibi genç Wolfgang'a da büyük ıstırap veriyordu.Yalnız o sırada (1772'de) Wetzlar'da Jerusalem adında bir delikanlı aşk yüzünden canına kıymasaydı, belki de Goethe böyle acıklı bir roman yazmayacaktı,çünkü o aşk yüzünden kendini öldürmeyi hiçbir zaman düşünemezdi.Goethe,ıstırabını ağır vakarı altına gizlemesini bilmiş, hatta Lotte ile nişanlısı Kestner evlenirken onların nikah yüzüklerini kendisi alıp hediye etmişti. Yalnız,Jerusalem adındaki delikanlının çaresiz bir aşk yüzünden canına kıyması olayı o sırada bütün Almanya'yı öylesine titretmişti ki Goethe, kendi ıstıraplarını dile getirip bunu gerçek bir olaydaki sonuçla birleştirerek Farnkfurt'a döndükten sonra, Die Leiden des Jungen Werther (Genç Werther'in Istırapları)'i yazmaya başladı...

Werther'in aşkı, şartsız; yani,kendinden başka bir kanun tanımıyor. Werther,utanabileceği,kendini koruyacak sorumluluğunu duyabileceği bir toplum içinde yaşamıyor. Aşkın etkisiyle kendinden geçen genci ne bir dost, ne bir aile, ne de yurdu, hatta din kendine bağlayamıyor. Onun aradğı tek şey "sevgilisi ile ilişki kurabilmesi". Buna da imkan olmadığı için bu dünyadan ayrılmaya karar veriyor.

Alman edebiyatının dünyaya armağanı...


bu yazının çoğu kitaptan alıntıdır...

10 yorum:

Geveze Kalem dedi ki...

Tanıttığın veya yorumladığın her kitapta sana biraz daha özeniyorum. Ne güzel, bu kadar okuma şansı bulabilmen... Keşke bunun için yeterli zamanım ve isteğim olsaydı.(İtiraf ediyorum, bazen yazmayı okumaktan daha çok seviyorum.:) Ve öykülerime malzeme bulabilmek için kendimi zorlayarak okuduğum zamanlar hiç de az değil.:))

Unknown dedi ki...

Sevgili Geveze Kalem, okumak benim için terapi gibi. Okudukça rahatladığım için, - bazen kitaplar sığınağım oluyor- mümkün mertebe vakit buluyorum okumaya. Zaten meşgul bir hayatım yok. Ama okumak isteyen, günde 20-30 sayfa okuyabilmeli en azından. Benim kulağıma taktığım küçük bir lambam var, onunla uyku öncesi bazen 50 sayfa, bazen daha az okuyorum, okumaya çalışıyorum.
Yazmak da çok güzel, yazmak için okumak :-) tabi, güzel yazabilmek için hazneyi doldurmak lazım tabi.
güzel sayıyorsun, demek ki okuyorsun da. kendine haksızlık etme...
sevgilerimle...

Butterfly dedi ki...

Bu kitap hiç eskimez benim zihnimde, o kadar uzun cümleleri var diye elştirmeme rağmen! Kelime oyunlarına yeni katılmışsın ben de şimdi farkettim seni,hoşgeldin:)

Unknown dedi ki...

bu kitabı lisedeyken öğretmenimiz tavsiye etmişti, ben de yıllar sonra okudum. Önemli bir kitap, dünya edebiyatı hakkında fikir sahibi olmak için...

OzLeM dedi ki...

Senin okuduğun, resmini koyduğun yayın mı? Yani bende Oda Yayınları'nın Celal Öner çevirisi olanı var ama ben pek zevk almadım doğrusu çeviriden. Senin okuduğun nasıldı? Yeniden okumak istiyorum da bir ara.

Unknown dedi ki...

Sevgili Özlem, hoş geldiniz...
Evet, resimdeki kitabı okudum. Zaten okuduğum yayınevine ait resimleri koyuyorum her zaman.
Çok muhteşem bir kitap değil, ama dünya edebiyatı, Alman edebiyatı ve Goethe'yi tanımak adına önemli bir kitap.

400 Darbe dedi ki...

Genç Wether'in acıları . Sanırım okuduğumda ortaokuldaydım . Alman edebiyatını hep sevdim . Bu sevgi Koku ile doruğa çıktı. Bu blogda bu kitabı görmek çok iyi oldu .. Teşekkürler.

Unknown dedi ki...

Sevgili 400 Darbe, teşekkür ederim yorum için. Patrick Süskind'in Koku romanını değil ama Güvercin kitabını okumuş ve blogda yorumlamıştım.

xxx dedi ki...

Bu kitabı yıllar önce okumuştum.Hatta bloğumda "kitap notları" kategorisinde bir iki cümleyle bahsettim.Bir iki satır, sadece bunlar kalmış bende.

Unknown dedi ki...

sevgili Arz-u hâl, hoş geldiniz... yorum için teşekkür ederim.
sevgilerimle...