Cuma, Mart 14, 2008



NE ki ABABETH

Hasanali Yıldırım


Yeni tanıştığım ve yazım tarzını çok ilginç bulduğum farklı bir yazar Hasanali Yıldırım. 2000 basımı bu kitabı yine yayınevlerini incelerken keşfettim. Kitap kapağı ürkütücü çizimi ve dikkat çekiciliğiyle "beni de oku" diye fısıldayınca aldım, okudum. İlk hikayeyi beğendim; iyi ki okumuşum dedim ama diğer hikayelerde aynı tadı bulamadım.

Yazarın hikayeleri klasik hikaye anlayışından çok farklı. Bunu özellikle ilk hikaye "Toprak"ta farketmek mümkün. Yıllar sonra memleketine dönen bir adamın, kenarı çitle çevrilmiş küçük bir toprak parçasıyla olan bağının hikaye edildiği satırlar yazarın üslubunun farkını ve derinliğini ortaya koyuyor. Toprak'ta, yazar olan karakter kendi hikayesini bir başka yazar olan arkadaşına anlatır. Önce arkadaş olan yazarın kaleminden okuruz hikayeyi ve sonra hikayenin asıl karakteri girer devreye. Diğer yazarın -kendince- anlatım yanlışlarını bulur -ki burada yazar "iyi bir hikaye nasıl yazılır?"ın ipuçlarını veriyor- , bunları düzeltir ve kendi hikayesini kendi anlatır okuyucuya. Daha önce karşılaşmadığım bir kurgu. Yazar yani Hasanali Yıldırım, bu hikayede belki dolaylı belki dolaysız "iyi yazar- kötü yazar" , "özgün yazar- taklitçi yazar"ın özelliklerini anlatıyor.

Kitaptaki tüm hikayeler birbirinin devamı niteliğinde. Her hikayede önceki hikayelerden parçalar var. Yap-boz parçaları gibi bütün hikayeler birbirini tamamlıyor. Tekrar tekrar okunmak istenecek bir kitap değil fikrimce. Alternatif hikayeler...

"Toprak", "Manastır" ve "Beklenti" kitapta sevdiğim hikayeler.

Kitap şu cümleyle açılışı yapıyor: "Eloi! Eloi! Lama Sabaktani?" (Tanrım! Beni NedenTerkettin?)

Kapanışsa şu cümlelerle: " İnsanlar uykudadır; öldüklerinde uyanırlar."

" Anlamak uyanmaktır."

"Anılarıyla vedalaşanlar dilediği yere kanat çırpabilir yalnızca. Yoksa ormanda unutulur gidersin terkedilmiş bir çocuk gibi. Yalnızca kaderlerinden utananlar dünyanın kaderini değiştirebilir. Tüm peçeleri sıyırdıktan sonra görünenin gözlerinin içine bak. Boşlukta salınan incilerin gülümsemelerini gör." ( sayfa: 67 )

Mavi Ağaç Yayınları, basım yılı 2000, 129 syf.

8 yorum:

ilham perisi dedi ki...

Ama olmazki sen her zaman kitapmı okuyorsun yoksa.
Gelip gidip nasılsın diyorum hiçbirine cevap bile vermiyorsun.Bu ne sessizlik.
Rahatsız ediyorsam bileyim yani:))

kaldırımçocukları dedi ki...

Kitaptan yaptığınız alıntıları çok beğendim. Okumak gerek =)

cinar dedi ki...

Ya bu ne hız? Nasıl yetişiyorsun anlamıyorum ki. Ben ayda bir kitap bitirebilirsem şanslı hissedeceğim kendimi neredeyse :))
Vallahi hayran kaldım. Bir Serap bir sen, ne zaman baksam yeni bir kitap buluyorum burda :)
Sevgiler..

ilham perisi dedi ki...

Birde şey sorayım sana.Şu kitap yurdunun bannerini nasıl koydun yaa.ben o kadar uğraştım beceremedim.Beceriksiz kadınmı yani.Bir tarif edersen sevinirim..

Geveze Kalem dedi ki...

Şanslı olduğumu düşündürttün bana; tam da bu günlerde adına çokça bir yerlerde rastladığım bu öykücünün öykü tarzının nasıl olduğunu merak ediyordum.:)
Okumadım ama senin yorumundan yola çıkarak başarılı olduğunu düşünüyorum. Zekice. Henüz hâlâ kitap alışverişimi tamamlamadım ve liste (senin de katkınla) uzadıkça uzuyor.:)

Unknown dedi ki...

Sevgili Birgül hiç olur mu öyle şey, sadece sürücü kursuna başladım haftaiçi akşamları. Zaten nete akşam girdiğim için kısa süreli takip edemedim blogları. Ama kendi bloğumda yanıtlamıştım, iyiyim diye:-)
Ayrıca teşekkür ederim yazında sevdiğin bloglar arasında belirtmişsin benim bloğu, sevindim.
Kitapyurduna gelince; ben o siteye üyeyim. orada ortaklık linkine tıklayıp -tıklama komisyonlu ortaklık için- adımı kaydediyorum ve orada istediğim kodu alıp yapıştırıyorum sayfama.
umarım açıklayıcı olmuştur
sevgiler...

Sevgili Kaldırımçocukları, beğenmenize sevindim...

Sevgili çınar, okumayı seviyorum. Her ay belli sayıda kitap alıyorum, alınca da okuyorum.
sevgiler...

Sevgili Geveze Kalem,evet oldukça farklı bir anlatımı var ama her satırından lezzet alabileceğin kitaplar arıyorsan evvela Ali Ayçil kitaplarını öneririm.
sevgiler...

YILDIZNAF dedi ki...

Seker Kiz,
Geldim bak ama sende gel, ses ver olmuyor boyle. Ilk hikayeden sonra beni de sarmayan kitaplar olmustur ama yine de okumusumdur. Demek sende oylesin. Bir de Sema Kaygusuz dene derim. "Sandik Lekesi"

Unknown dedi ki...

sevgili Yıldıznaf, hoş geldin... Sandık Lekesi'ni araştırdım biraz ve okunacaklar listeme ekledim. teşekkürler tavsiyen için...
sevgiler...