Salı, Temmuz 01, 2008

Blog Dünyasında Birinci Yıl Anısına...

ATEŞBÖCEKLERİNİN MEZARI...

Grave Of The Fireflies-Hotaru no Haka, Akiyuki NOSAKA'nın yarı otobiyografik kitabından Iaso Takahata tarafından animasyona uyarlanmış 1988 yapımı bir çizgi dram/savaş filmi.

"21 Eylül 1945, öldüğüm gündü." Kırmızı bir hayaletin dudaklarından dökülen bu cümleyle başlıyor film.
Biri dört yaşında küçük bir kız çocuğu Setsuko, diğeri on dördünde bir abi Seita. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya'nın bombalara teslim olduğu, ateş topları altındaki günlerinde önce annelerini kaybederler. Donanmada olan babalarından ise önceleri haber alamazlar. Başka bir şehirdeki teyzelerinin yanına yerleşirler. İlk günleri rahat geçse de ilerleyen günlerde teyzeleri sığıntı gözüyle bakar onlara ve o iki küçük çocuk, teyzelerinin yanından ayrılır ve buldukları bir mağarada yaşamaya başlarlar. Paraları ve takas edecek bir şeyleri kalmayınca, açlık, sıcaklık ve sinek ısırıklarıyla baş edemeyince küçük Setsuko, abisinin onun için getirdiği, elinde küçük bir karpuz dilimiyle uyuyakalır ve bir daha uyanmaz. Geleneklerine göre bir sepete koyar kardeşinin ölü bedenini ve yakar Seita. Küllerini ise kardeşinin elinden hiç düşürmediği teneke şeker kutusuna koyar...

Ve ilk sahneye döneriz yine. Tren istasyonunda bir kolonun dibinde etraftaki temizlik işçilerin serseri diye adlandırdığı yırtık giysileri içinde bir genç görürüz. Elinde teneke bir kutu tutan bu genç "Bugün günlerden ne?" diye sorar etrafındakilere fısıldarcasına ve yumar gözlerini, ölür. Tüm ailesini kaybetmiş Seita'dır o...

Küçük kızın, Setsuko'nun Seita için hazırladığı çamurdan pirinç toplarını, ateşböceklerinin niye bu kadar erken öldüğünü sorarkenki masum yüzünü; Seita'nın kardeşini neşelendirmek için yaptıklarını, teyzesinin Setsuko'ya annesinin öldüğünü ve mezarda olduğunu söylediğini öğrendiği zamanki ilk ağlayışını ve kardeşine gökdelenli bir Japonya manzarası eşliğinde "yatma zamanı" deyişini kolay kolay unutmayacağım sanırım.

Tekrar tekrar izlediğim, beğendiğim filmler elbet oldu ama sanmıyorum ki hiç biri bu kadar etkileyici olsun. İzleyenler eminim ki bana hak verecektir, izlemeyenlere ise tavsiyem muhakkak izleyin.


7 yorum:

cinar dedi ki...

Ben de seyretmiştim bu çizgifilmi. Çok çok beğenmiştim gerçekten de. Çizgifilmlerin hemen hepsini çok seviyorum zaten ama bu çok da duyguluydu. Çok üzülmüştüm ben de :(

cinar dedi ki...

Of ya, �u etkili m�zikle birlikte bir daha okuyunca daha net belirmeye ba�lad� filmden kareler. Yoksulluktan Seita'n�n hasta olu�u, �aresizlikleri ne kadar dokunakl�yd� ger�ekten de :(( Bir daha seyretmek istedim yaz�n sayesinde.

Unknown dedi ki...

İnşallah blog dünyasında daha nice sene bulunursun..
+
Regaib kandiliniz mübarek olsun, Allah dualarınızı kabul etsin, güzellikler getirmesi dileğiyle...

Unknown dedi ki...

Merhaba Çınar, ne güzel demek sen de izledin filmi.
Ayrıca şu an Avatar'a merak saldığını okudum :-) Arada tv'de rastladıkça izliyoruz biz de.
Şu Japon çizgi sinemalarının(animeler)içinde gerçekten güzel olanları var . İsmini hatırlayamadığım birini izlemiştim, kurt ve keçinin arkadaşlığını anlatıyordu, çok duygusaldı.

sevgiler...

Unknown dedi ki...

merhaba Vişne, teşekkür ederim. İnşallah devamı gelir, aynı dilek senin içinde geçerli...

Kandil dileğin için de teeşkkürler, bilmukabele...

Sanem dedi ki...

Merhaba! Ben seyretmemiştim bu çizgi filmi. Yazdıklarını okuyunca, çok duygusal bir film olduğu anlaşılıyor. Not aldım, mutlaka izlemeliyim. Teşekkürler :))

Unknown dedi ki...

merhaba Sanem, notun altını iki kere çizmeni tavsiye ederim.
İzleyebilirsen ne demek istediğimi anlarsın.

mutlaka izle, sevgiler...