Cumartesi, Kasım 22, 2008


PERSEPOLIS

Senaristliğini ve yönetmenliğini Marjane Satrapi'nin yaptığı 2007, Fransa yapımı siyah-beyaz animasyon film.

70'li yılların İran'ında sekiz yaşındaki kız çocuğu Marjane ve ailesinin gözünden Molla Devrimi'ne, ardından Yeni İslam Cumhuriyeti'ne ve düzene karşı çıkan devrimcilere, kendi deyişleriyle komünistlere, eylemlere, yasaklara tanıklık ediyoruz siyah-beyaz kareler eşliğinde.

-açıklayıcıdır bilginize-
Marjane, sol görüşlü bir ailenin tek çocuğudur. Kültürlü ve ülkenin gidişatı üzerinde oldukça kafa yoran bir ailenin çocuğu olarak küçük yaşında siyasi fikirlerin içinde bulur kendini. Ve dünyayı daha yaşanılır hale getirmek için bir dileği bile vardır: Peygamber olmak. Küçük Marjane Allah'la sürekli pazarlık halindedir. Şah'ın katı rejimi sona erer ama yeni dönem başka zorlukları beraberinde getirir. Eskisinden kötü günler ülkeyi beklemektedir. Sokaklarda kılık kıyafetleri, hal ve hareketleri kontrol eden devrim muhafızları kol gezmektedir.


Asi küçük kahramanımız Marjane içinse bu durum katlanılmaz bir hal alır. Çarşaf zorunluluğu vardır ve giyer çarşafını altında adidas ayakkabılarıyla.


Ne var ki amcası da dedesi gibi komünist olduğu için hapiste ölünce, ailesi Marjane'ı ülkeden göndermeyi karar verir.








Ve Avusturya Marjane'in yeni ülkesi olur.

Yepyeni bir hayata başlar ama sindirimi zor bir hayattır. Okul, sürekli değiştirilen evler, marjinal arkadaş grupları, aldatan sevgililer...

Ama aklı hep ülkesindedir ve bir gün döner ülkesine genç bir kadın olarak. Üniversiteye gider ve yeniden aşık olur. Evlenmeye karar verir. Evlenir ama kısa sürer evliliği.




Tekrar Avrupa'dadır...




..............................................................

Marjane'nin büyükannesiyle ilişkisi filmin en naif yanı.
Politik bir film, tarafsız da değil üstelik ama etkileyici.

Marjan Satrapi'nin çizgi romanından ( otobiyografik) uyarlanan film, 2007 Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü almış.

Marjan Satrapi & Vincent Parannoud filmi
2007, Fransa
animasyon, dram, komedi, savaş
Fransızca / Türkçe dublaj
siyah-beyaz
95 dk.


IMDb puanı 8.1/10.

Marjane Satrapi (bir Türk ünlüye benziyor, değil mi?)









7 yorum:

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

seçimin çok güzel..herkesin izlemesini tavsiye ederim..verdiği mesajlar sana neyi hatırlattı??

Unknown dedi ki...

merhaba, teşekkür ederim öncelikle.
zor bir soru sordun ama madem sordun cevaplayayım:
Film, M.Satrapi'nin kendi hayat öyküsünün kurgu hali. Solcu bir ailenin solcu bir üyesi dolayısıyla İran'ın rejimini kötülemesi onun açısından normal.
Ben politik görüş konusuna girmeden filmin artılarını ve eksilerini yazayım.
Öncelikle aile ilişkisi ve ailenin her zaman Marjane'ın yanında oluşu, büyükannenin sevgisi, desteği, amcanın hapisteyken sadece Marjane'ı görmek istemesi bunlar dramatik kareleri filmin, fikrimce de en güzel kareleri.
politik bir düşüncenin savaşını veriyor aile ve bu yüzden vatanından ayrı da düşüyor Marjane. Bu sahneler tabiki aynı düşünceye sahip ve kendi memleketinde bile ölemeyen şairi hatırlattı ve benzer ideolojiye sahip diğerlerini.
Yine de solcu yahut sağcı gibi bir betimleme kendim için yapmadığımdan ve doğru olanın ikisinin de yanlış olduğu fikrimden dolayı ben "akıl", "inanç" ve "gönül" ehliyim diyebilirim...

şimdi, Marjane'in Avrupa'daki başıboş, avare halleri ki zaten bu durum onu bunalıma itiyor, doğrunun hangisi olduğunu sorgulatıyor. İran'a döndüğünde diyor ya hani kocası olacak arkadaşına: "Orada düştüğünde kimse dönüp bakmaz" diye.Bu çok manidar bir cümle.
M.Satrapi kendini anlatmış ama iki ülke kıyaslandığında doğruyu bulamadım ben...

çok uzun oldu ama açıklayabildim mi bilmem :-)

sevgilerimle...

cinar dedi ki...

Bu filmi de çok sevmiştim ben. Senin de seyredip burada tanıttığına sevindim o yüzden. Bence de herkes seyretmeli.

el*ff dedi ki...

Uzun zamandır izlemek istediğim bi film aslında burda görmek bu isteğimi yine açığa çıkardı en kısa sürede edinmek ve izlemek istiyorum teşekkürler paylaştığın için...

Unknown dedi ki...

merhaba el*ff, hoş geldiniz...
ben teşekkür ederim yorumunuz için.

sevgiler...

gülçin dedi ki...

selam,
son bitirdiğim kitap "şiraz'ın eylülleri", yazarı dalia sofer. o da satrapi gibi iranlı ve devrimden sonra yabancı bir ülkeye gidebilen şanslılardanmış. kitapta da kendi yaşam öyküsünden esinlendiği bir öykü anlatılıyor, devrimden sonra gözaltına alınan zengin :Yahudi kuyumcu İshak'ın hapiste ve ailesinin dışarıda yaşadıkları gerçekten hoş anlatılmış. bence bu kitabı da okumalı, düşünmeli.

sevgiler.

zero dedi ki...

Persepolis'te benim en çok hoşuma giden bir doğru bulma ya da "doğru budur" diye gösterme gibi bir gayret olmamasıydı. evet, iran devrimini ve sonrasından olanları eleştiriyor, bu politik bir tutum ve kendi duruşundan çok sağlam şeyler söylüyor. ama öbür taraftan iran'da olanlar çok acımasız, kötü derken de batı medeniyetlerine dair de inanılmaz sivri eleştiriler var. örneğin avrupa'da nihilist bir gruba takıldığı sıralar, en sonunda adamların "hayat boş, her şey hiçlik, en iyisi ölelim" laflarına tahammül edemiyor ve sizin burda her şeyiniz tam, hayatta uğrunda savaşacak hiç bir şeyiniz olmadığı için boşluğa düşmüşsünüz diye isyanını dile getiriyor. en etkilediğim sahneydi sanırım. doğru budur dememesi, her sistemi kendi içinde sorgulayan hali benim filmi çok sevmemi sağladı. çizgi romanının da harika olduğunu söylemeliyim.