Çarşamba, Temmuz 08, 2009

Blog Dünyasında İkinci Yıl Anısına...
ÇİÇEKLERİN TANRISI

Hamdi Koç

Son zamanlarda çok sık karşıma çıkınca Hamdi Koç'la benim de tanışma zamanım geldi dedim ve kütüphanede yazara ait bu kitapla karşılaşınca kendisini çantama atıp çabuk çabuk evimin yolunu tuttum, bir an önce gelincik kapaklı kitabımızın ve yeni yazarımızın dünyasına adım atabilmek için.

Çiçeklerin Tanrısı'nda üç önemli karakter var. İlki romanın anlatıcısı, 30'lu yaşlarında babasından kalan parayla geçimini sağlayan, hobi ve yarı iş olarak da serasında çeşit çeşit çiçekler yetiştiren, duygusal ve yalnız bir adam, Nadir. İkinci mühim karakter Aygen ama ondan önce Lale'den bahsedelim, üçüncü kişiden. Lale, Nadir'in gençlik aşkı, Nadir'in hiç unutmadığı. Lale şimdiki zamanda evli. Ama bir gün Nadir'i arıyor ve onunla görüşmek istediğini söylüyor. Peki onca zaman sonra arayan üstelik evli olan Lale'nin teklifine nasıl cevap veriyor Nadir? Tabiki hayatının en önemli kadın kişisine hayır diyemiyor. Ve gelelim Aygen'e. Aygen MS hastası, yavaş yavaş ölmekte. Kim Aygen, Lale'nin annesi, ama kızı ve ayrıldığı eşi tarafından pek sevilmeyen, yıllar önceki ihanetini yalnızlığıyla ödeyen 40'lı yaşlarda , güzel, hoş bir kadın.

Kitap, Nadir ve Lale'nin, Lale'nin teklifi üzerine buluşmaları ve araba yolculuğu ile başlıyor. Birlikte Lale'nin annesinin yazlığında alıyorlar soluğu. Gecenin ardıdan Nadir yalnız uyanıyor, bu hiç bilmediği semtte ve evde. Lale'yi beklerken kapı açılıyor ve içeriye bir başkası giriyor. Neden sonra tanıyor kadını, Aygen Teyze, Lale'nin annesi. Kadın ayakta duramıyor, belli ki hasta diyor ve onu yatağa yatırıp Lale'ye haber veriyor. Ama Lale önemsemediği annesinin hastalığının ciddiyetine de inanmıyor. Ve bekliyor başında Aygen'in Nadir, bir refakatçi gibi, hizmetini de görüyor.

Aygen'e karşı bir şeyler uyanıyor içinde. Aygen önce karşı dursa da bu tuhaf çekimden kurtulamıyor ve ikilinin arasında bir ilişki başlıyor. Başlarda pek konuşulmayan -çünkü Aygen sürekli uyuyor-bu ilişki hasta-refakatçi şeklinde bir süre ilerliyor.

Ne ki Nadir, talihsiz bir kaza geçiriyor. Uzun bir tedavi sürecinden sonra yine Aygen'in yanına gidiyor. Aygen'in hastalığı ilerliyor. Kolları ve bacakları tutmuyor...
Bir gün, Aygen ve Nadir, Aygen'in eski kocası tarafından yakalanıyor. Aygen fenalaşıyor ve Nadir hastaneye kaldırıyor onu.

Aygen ve Nadir, Nadir'in sera-evinde yaşamaya başlıyorlar. Nadir, sera-evinde solunum cihazından, steril odaya kadar her şeyi Aygen için hazır hale getiriyor. Birlikte çiçekler arasında hastalıklı ama fedakâr ve duygusal bir ilişki yaşıyorlar. Aygen'in ağrıları artıyor. Nadir de Aygen'le birlikte morfin ve uyuşturucu kullanmaya başlıyor. Aygen'i ve kendini ölüme hazırlıyor. Aygen'le ilişkisini yazdığı defterler bitirilmiş , tüm hazırlıklar yapılmış, geriye sadece Nadir'in o çok sevdiği Bach kılığına bürünmüş ölümü karşılamak, içeri buyur etmek kalıyor.

Nadir'in Bach sevgisi, tv'de, radyoda hatta çalan telefondaki bekleme sesinde bile karşımıza çıkartıyor ünlü besteciyi. Her müzik, Bach eserlerinden bir parça.

Kitabı okurken, daha yarısına bile gelmeden, bir başka yazar ve kitabı düştü aklıma. Çiçeklerin Tanrısı dedim, Nadir dedim, ne de çok benziyor Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ına. Hatta kitabı bitirince yazarı tanımak için daha çok da bu benzerlik yüzünden kısa bir araştırma yapalım dedim. Ve ne görelim, yazarın, Hamdi Koç'un en sevdiği Türk romanı neymiş, Aylak Adam'mış. Bu detayı, dikkatli ama çok da unutkan bir okur olarak kendi adıma keşfetmem çok hoşuma gitti.

Kitap birinci tekil ağızla yazılmış -ki Nadir'in Aygen'le ilişkisini anlattığı notlar diyelim-. Yazarın dili gayet rahat hatta bazen fazla rahat diyorsunuz ama esprili de.

Aygen ve Nadir'in ilişkisi pek de normal değil zaten Aygen ve Nadir de pek çizgide karakterler değiller.

Çocuk Ölümü Şarkıları'nı değil ama Melekler Erkek Olur'u bir kenara yazdık, karşılaşırsak okunacak kendileri.


Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, basım yılı 2007, 383 syf.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Hamdi Koç'un en sevdiğim romanı Melekler Erkek Olur. Kesinlikle tavsiye ederim. Yorumlarınızı beklerim efendim :)

Feride Nizamettin dedi ki...

Eşim okur ve sever Hamdi Koç'u. Erkek gözüyle yazan bir yazar olduğu için seviyormuş. Sürekli kadından anladığını iddia eden erkek yazarların kadınları anlatmasından bıktı sanırım:)

Ben henüz fırsat bulamadım ama benim de merak ettiğim bir yazar.

SERAP dedi ki...

Çocuk Ölümü Şarkılarını kesinlikle es geç...

Kalpten parçalar da kısa ve güzel bir hikayedir ve benim hayatımda önemli bir yer tutar...

Melekler erkek olur ise kesinlikle kaçırılmaması gerekenlerdendir.

Yeni kitabıda çıktı konusu ilgi çekici ama kütüphaneye gelmemmeiştir daha...

Bu arada hep diyecem unutuyorum bir ara marukami yed baksana...Ne düşündüğünü çok merak ediyorum.Öptüm.telefon numaran hala gelmedi.