Cumartesi, Temmuz 14, 2007



Nostaljik oyun...

7 ila 10 yaş arası, ilkokul dönemi. O zamanlarda ne kadar çocuk olunuyorsa o kadar çocuk, ne kadar büyük olunuyorsa o kadar büyüktüm. Yani 7 ila 10 yaş arası bir dönemde, İstanbul'da bir apartmanın ikinci katında, yataklarımıza uzanıp sarı ışıklı lambaya doğru bakarak gözlerimizi kırpıştırırdık çok kısa aralıklarla. Işığa odaklanırdık, gözlerimizi hızlı hızlı açıp kapattıkça lambadan bize doğru bazı cisimler hareket ederdi, kimi tutamadan yere düşerdi, kimi tutunca kaybolurdu parmakların arasında. Bir ışık oyunu belki ama o ışıkta bir fil bile görebiliyorduk, bizi tek sınırlayan hayal gücümüzdü. Sadece fil mi, tavşan, araba, belki dondurma, çicek, kuş, oyuncak...Her neyse, biz onu düşünmüyorduk, sadece gördüğümüzü yorumluyorduk. Patlamış mısır tanelerini bir şeylere benzetmek gibi...Acaba bu oyunu bizden başka oynayan var mıydı?

Bu oyunu nasıl keşfetmiştik bilmiyorum ama çok keyifli bir oyundu, çünkü gülerek oynardık, bu oyunda oyunbozanlık, küslük olmazdı...

Hiç yorum yok: