Perşembe, Temmuz 19, 2007


palyaço...


omzunda taşırsın yükü, kimseler tutmaz elinden...bir anda itilirsin hayat sahnesine, oysa henüz prova dahi yapmamışsındır...
sana palyaço derler, öyle misin, güleç misin, güldürür müsün, güldürürken düşündürür müsün? sana hayatının rolünü yap dediler, daldın aniden sahneye...ışıklar gözünü kamaştırırken taktın kırmızı burnunu yerine ve "işte dedin, buyrun, dünyama hoş geldiniz. merak etmeyin, şimdi eğlence zamanı üzmem sizi, güldürürüm işim budur, iç dünyamın kapılarını kilitler öyle çıkarım huzurunuza. çeşit çeşit maskem vardır, söyleyin, hangisini takayım, hangisiyle sizi kahkahalara boğayım.hadi ben şimdi yerlerde yuvarlanayım, hep beraber gülelim..."

yok, yok bu ben değilim, soru işaretleri altında ezilirken, ben nasıl güleyim? her gün yüzlerce çocuk açlıktan, hastalıktan ölürken ben sizi nasıl güldüreyim, ben nasıl güleyim? içimde binlerce çocuk varken... şimdi bırakın beni, ben onlara aitim...
çekip gitmek zamanıdır, çocuklar diyarına...

Hiç yorum yok: