Pazartesi, Temmuz 02, 2007


ZEHRA

Nâbizâde Nâzım

Gözlerini ilk kez birbirlerinde açan aşık ve evli bir çifttir Zehra ve Suphi. Zehra küçüklüğünden beri kıskanç ve hırçın tabiatlı bir kızdır. Kayınvalidesinin onlara hizmet etmesi için eve güzeller güzeli Sırrıcemal'i cariye olarak getirmesiyle kıskançlığı ve öfkesi fazlasıyla artar. Suphi ile Sırrıcemal arasında birşeyler olduğundan kuşkulanır. Önceleri böyle bir şey olmasa bile Zehra'nın aşırı kıskançlıkları Suphi'nin Sırrıcemal'i keşfetmesine ve ona yönelmesine neden olur. Suphi cariyesine aşık olur ve Zehra'dan ayrılır. Zehra artık hem Sırrıcemal'den hem Suphi'den öc almak icin yaşar. Zehra'nın oyunlarından nasibini alan Sırrıcemal'i kötü bir son bekler.Zehra'nın en büyük oyunuysa Ürani adındaki Rum kadındır.Ürani'yi, Suphi'yi kendisine aşık etmesi için tutar ve Suphi Ürani'ye aşık olur.Bu aşk Suphi'nin bütün varını yoğunu elinden alır ve Suphi parasız kalınca kapı önüne konur. Artık serseri ve fakir bir hayat onu beklemektedir...Tabi kitap bu kadarla bitmiyor, karakterlerin hepsini kötü sonlar bekliyor.

Aslında kitap Zehra'nın kıskançlığı ve kıskançlığının getirdiği felaketler üzerine kurulmuş olsa da Suphi'nin çapkınlığı ve ayrangönüllü olması da en az Zehra'nın kıskançlıkları kadar felaketlerini hazırlıyor. Zehra, Sırrıcemal, Ürani ve Suphi...Herbiri birbirinden hatalı karakterler ama en çok hataya düşen de benim fikrimce Suphi olmuş...Güzel bir Türk klasiği...

Hiç yorum yok: