Pazar, Eylül 02, 2007


İNSANCIKLAR

Dostoyevski

Rus yazar Dostoyevski'nin 25 yaşındayken yazdığı ve kendini edebiyat dünyasına kabul ettirdiği ilk romanı. Klasik diğer Rus romanları kadar sayfa sayısı olmadığı için, Rus edebiyatından hoşlanmayanlar dahi okuyabilir, kaldı ki ben kitabı konu ve anlatım olarak çok beğendim. Dostoyevski' nin bir ilk kitap olarak bu kadar başarılı bir eser kaleme almış olması da yazarın yetenekli gerçek bir usta yazar olduğunu gösteriyor bence.

Kitabın konusuna gelince: Öksüz bir kıza aşık olan fakir ve yaşlı katip Makar Aleksiyeviç, şefkat perdesi arkasında sevdiği kız için pek çok zorluğa katlanır, parasız kalır, aç kalır ama Varvara'nın koruyuculuğunu üstlendiği için tüm gücünü, varını yoğunu onun için sarfeder. Ne kadar uğraşsa da fakirlikten kurtulamayan Aleksiyeviç, sonunda Varvara'nın bir başkasıyla evlenerek başka bir şehre yerleşmesine göz yummak zorunda kalır. Artık ikisinin de hayatla bağları kalmayacak olsa da...

Karşılıklı mektuplaşma şeklinde yazılmış, akıcı bir roman. Sevgiyi, şefkati yine Rus edebiyatının çokça kullandığı malzemeleri, fakirlik ve sefaleti çok etkileyici bir biçimde anlatan, adeta resmeden bir roman.
Küçük şeylerden mutlu olmayı bilen ama hayatın bir türlü yüzlerine gülmediği, yazarın deyişiyle "insancıklar"ın hikayesi...

4 yorum:

YILDIZNAF dedi ki...

Merhab dondum sukur. Ne guzel hatirlattiniz "Insanciklar"i bana. Insan unutuyor zamanla okudugu eserleri, sonra boyle bahsedilince eski bir dostla karsilasmis gibi oluyor. Bir de Orhan Pamuk'a en sevdiginiz roman dediklerinde "Karamazov Kardesler" dedigi icin bu eserini de okumustum ben. Pamuk kadar etkilenmemekle birlikte o kitaptan da su cumleyeyi unutamam. Sanirim soyleydi " Hangi cennet; sirf iskence olsun diye, yavrusu kopekler tarafindan parcalanirken seyrettirilen annenin izdirabina, karsilik olabilir ki..." Nefes kesici degil mi...

Unknown dedi ki...

merhaba, kesinlikle öyle... bahsettiğiniz kitabı henüz okumadım ama okuyup yorumlamak isterim özellikle içinde böyle bir sahneyi barındırdığını düşününce...

Berrin dedi ki...

tesadufen kesfettım blogunuzu ve ılk once muzıge hayran kaldım ıkı gundur baska bır sey dınlemıyorum :) klasıklere duskunsunuz..dostoyevskı benımde cok sevdıgım bır yazar..hatta st petersburgdakı mezarını bıle zıyaret etme sansına erısmıs bırıyım :) kendıme cok yakın hıssettım sızı ve blogunuzu..sevgıler.

Unknown dedi ki...

merhaba, hoş geldiniz, güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Müziğin güzelliği konusunda kesinlikle haklısınız, ben de ilk dinlediğimde büyülenmiştim.
Evet, klasik okumayı seviyorum, aslında okuma eylemini seviyorum. Küçükken ansiklopedi ve atlas karıştırmayı çok severdim.
İkimiz de kova burcuyuz, bu da yakın hissettirmiş olabilir beni size.
sanırım gezginsiniz, ya da o yolda ilerliyorsunuz. Finlandiya, Norveç, Rusya... Hiç Doğu seyahatleriniz oldu mu, olduysa onları da paylaşmanızı dilerim.
kitap yorumlarınızı her zaman beklerim.