Cumartesi, Nisan 26, 2008

SİYAH SÜT

Elif Şafak

Elif Şafak'la bu kitabıyla tanıştım. Yazara karşı önyargım vardı, Türk toplumunun hassas olduğu bir mevzuda kitabında yer verdiği ifadeler ve anlatım tarzı gündemi uzun süre meşgul etmişti. Bu sebeple kitaplarını okumayı hep erteledim ama ödünç aldığım bu kitapla karşılaşana dek. Yazarı değerlendirmek için bu kitap tek ölçüt olmayabilir belki ama ben bu kitabını oldukça samimi, esprili, başarılı ve güçlü bir zekanın ürünü buldum.

Siyah Süt, yazarın annelik öncesi hayatını ve doğum sonrası on ay mücadele etiği tıbbî adıyla post-natal depresyonunu eğlenceli bir dille anlattığı, başarılı çizimlerle renklendirilmiş otobiyografik roman.

Yazarımız dışında kitabın başka karakterleri de var. Kitabı sevimli yapan da bu karakterler , yazarın deyimiyle "parmak kadınlar". "İçimden Sesler Korosu"nun elemanlarıdır parmak kadınlar. Her biri ayrı ayrı Elif, her birinin birleşimi Elif...

Parmak kadınlarla ilk kez yazarın yine kendisi gibi yazar olan Adalet Ağaoğlu'nun evine yaptığı ziyaretinde tanışır okur. Karşımıza önce "Pratik Akıl Hanım" çıkar. Önüne gelen her meseleyi en kolay, en pratik yoldan halletmekte ustadır kendisi.
Sonraysa, "Can Derviş Hanım" çıkar karşımıza. Yani yazarın manevi yönünün simgesi parmak kadın.
Bir de darbeci bir parmak kadın vardır ki "Hırs Nefs Hanım", iflah olmaz bir işkoliktir.
"Sinik Entel Hanım" ise bilgi küpü, entel ve filozoftur ayrıca. ( İsmini en komik bulduğum karakterdir kendisi.)

Yazarın bu dört parmak kadınına, Amerika'ya yolculuk yaptığı sırada, uçakta biri daha katılır: "Anaç Sütlaç Hanım". Adından da anlaşıldığı üzere evcimen bir tiptir ve diğer parmak kadınların baskısıyla o ana kadar ortaya çıkamamıştır. ( Yani yazar, "anaç" yanını ortaya çıkarmaya hazır değilmiş.)

Yazar, Amerika'da kaldığı günlerde "Hırs Nefs Hanım" ve "Sinik Entel Hanım"ın seçim yapmaya zorlamasıyla "Beyin Ağacı"nın altında "Anaç Sütlaç Hanım"a yol verir. "Anaç Sütlaç Hanım" tamamen çıkmaz hayatından ama etkisi azalır ta ki yazarımız ülkesine dönene dek.
Yeni bir parmak kadın boy gösterir o sıra: "Saten Şehvet Hanım". Yazar, bedeninin sesine kulak verdiğinde o da parmak kadınların arasına katılır.

Evlilik ve kitabın yazılmasının nedeni öncesi ve sonrasıyla doğum... Post-natal depresyonun temsilcisi, vücut bulmuş hali -yazarın tabiriyle- Lord Poton ile (loğusaya dadanan cinlerin lorduyla) tanışma... Parmak kadınların Poton tarafından hapsi... On ay süren Poton esareti ve nihayet kurtuluş...

Yazar bütün bu serüvenini okurla paylaşırken, okura keyifli bir yolculuk yaşatmanın yanı sıra okuru bilgilendiriyor da. Bir kadın, bir yazar ve bir anne olarak Elif Şafak, Türk ve dünya edebiyatında adını duyurmuş kadın yazarların, anneliği seçen ve seçmeyen kadın yazarların hikayelerine yer vermiş kısaca ve yaşam öykülerinden ilginç notlar aktarmış okuyucuya. Bunlar içinde yazarın en çok değindiklerinden biri: Virginia Woolf.

Kitap yazmak ve çocuk doğurmak ilişkisini (edebiyatta çokça kullanılan "kitap doğurmak" sembolik ifadesini), kitap oluşturma sürecini paylaşmış yazar okurla.

Kitabın son sayfalarına doğru bir de test var, doğum sonrası depresyona yakalanıp yakalanmadığınızı öğrenmek adına.

Kitapta var olmasıyla kitaba olan beğenimi artıran bazı konular var ki şöyle:
Fuzulî ve Shakespeare'in hayali kız kardeş hikayeleri; kadın yazarlara ait bilgiler; yazarın Ada vapurunda kendi manifestosunu kaleme dökerken yaşadıkları; "Beyin Ağacı"; parmak kadınların gerçekleştirdiği darbeler ve tabi ki tüm enteresanlığı ve aykırı tipiyle Lord Poton.

Sütün siyah aktığı, doğum sonrası depresyonun kaleme alındığı bu eğlenceli kitap her ne kadar yazar "Bu kitap okunur okunmaz unutulmak için yazıldı. Suya yazı yazar gibi..." dese de bence unutulmamayı hak ediyor.

Çizimlerle, yazarın samimi anlatımı ve başarılı kaleminin etkisiyle okuması keyifli bir roman. Önyargımı kırdım. Yazarın bir kitabını daha okumayı -bu sefer kendi kitaplığıma eklemeyi- düşünüyorum. Tavsiyesi olan?

Doğan Kitap, basım yılı 2008, 303 syf.

11 yorum:

SERAP dedi ki...

Güzel kitaptı ama diğerleri kadar değil.Ben ilk önce Bit Palas'ı okumuştum.Çok karakterli romanları seversen bundan başla.Mahrem içinde zıtlıkları ve kendi sözlüğünü barındıran bir kitaptı.Baba ve Piç önyargını kırmak için ideal;çünkü okuduğunda medyanın olayları ne kadar çarpıtabildiğinin farkına varıyorsun(yani ben vardım:).Araf, Siyah Süt'te bahsi bolca geçen burs zamanında yazılmış kitap,bence sonraya saklamak yazarın tarzına alışmak açısından daha uygun olur.Şehrin Aynalarını yeni şipariş ettim,Pinhan'ı bilmiyorum.
Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim:)

Tabiat Ana dedi ki...

Elif Şafak siyah süt konusu itibariyle (lord potonla uzun bir süre dibe vurarak arkadaşlık yapan ben için )oldukça ilgimi çektiği için okuduğum, hatta başlarda birazcık sıkılsamda inatla devam ettiğim ama sizinde dediğiniz gibi asla unutulmaycak hatta okunup bittikten sonrada bir süre akla gelip hep hatırlanacak,düşünülecek bir kitap bencede.
Ben bu kitaptan sonra Baba ve piç i okumuştum.Elif şafakla Siyah sütle tanışlan biri olarak ben baba ve piçi de çok beğendim
sevgiler..

Sera dedi ki...

Mahrem'i beğeneceğinizi düşünüyorum. Benim sevdiklerim Araf, Mahrem ve Şehrin Aynaları. Siyah Süt yazarı anlayabilmek için en son kitap. Keza Baba ve Piç de öyle.

Unknown dedi ki...

Sevgili Serap, dediğim gibi ödünç kitap olduğu için Siyah Süt'le başladım okumaya. Kendim alsaydım önceki kitaplarından birini seçerdim muhtemelen. Baba ve Piç'i merak ediyorum doğrusu. Bu arada külliyat oluşturmana az kalmış :-)

Sevgili Tabiat Ana, ikimiz de aynı kitapla başlamışız. Yakın zamanda ikinciyi de okumayı düşünüyorum.

Sevgili Sera, Mahrem ya da Araf'la devam etmeyi düşünüyorum.

Güzel yorumlarınız ve tavsiyeleriniz için teşekkür ederim.
Sevgiler...

Adsız dedi ki...

Zaman gazetesinin Kitap zamanı ekinde görmüştüm ilk çıktıgında alıp okumayı çok istedim fakat vakit bulamadım sonrasında bir internet sitesinde de tanıtımını okudum gene çok istedim okuyayım diye ama bu yazı öyle enfes olmuş ki şu an olsa da okusam diyorum tebrikler Kısa zamanda okunacak ve kitaplığa eklenecek sıcak samimi ve açıklar niyelikte anlatımınız için ayrıca teşekkürler :)

Unknown dedi ki...

Merhaba, hoş geldiniz...
Teşekkür ederim güzel yorumunuz için.
Yazarın diğer kitaplarıyla tanıştınız mı, bilmiyorum ama çevreden aldığım yorumlarda Elif Şafak'la tanışmak için yeterli bir kitap olmadığı söyleniyor.
Kitap, evet güzel ama ikinci ya da üçüncü olarak okunmalıymış yazarın tarzını yakalayabilmek ve yazarı anlayabilmek için.
Okursanız, okuduktan sonraki yorumunuzu da beklerim.
sevgiler...

elfeyp dedi ki...

Merhaba,
Ben de Elif Şafak'a tereddütle yaklaştım hep. Ama okumadan yorum yapmak olmazdı. O yüzden Siyah Süt bi geçiş romanı oldu benim için, Elif Şafak'ı tanımak adına, Baba ve Piç'i okumak için.Şu anda bitirmek üzereyim Baba ve Piç'i ve herkese tavsiye ederim. Bizim için doğru ya da yalan herkesin fikri önemli olmalı. Çünkü fikirlerini anlamadan onlara nasıl karşı koyabiliriz.
Bana da beklerim.
www.elfeyp.blogspot.com

böcük dedi ki...

Elif Şafak okumamak için çok direnmiştim ben de :D Önyargı işte :) Ama sonunda bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Araf'ı okudum.Umduğumdan çok daha güzeldi.Sonra Baba ve Piç'i okudum.Bütün o önyargılar boşaymış meğer :) Yazarın tarzını beğendiğim için gidip Pinhan ve Siyah Süt'ü de aldım.Pinhan yazarın en güzel kitabı diyebilirim ve şiddetle tavsiye ederim :)

Başarılar ,)

zero dedi ki...

Elif şafak'ın okumadığım hiç bir kitabı yok. Kendisini tanıma zevkini de yaşamış olduğum için mutluyum doğrusu. Üniversite ikinci sınıfta Avrupa Tarihi dersimizin asistanıydı. Onun kadar dingin görünen bir kadının içinde nasıl fırtınalar koptuğunu, böylesi farklı kitapları/hikayeleri yazabilecek kadar derin bir iç dünyaya sahip olduğunu görmek hep şaşırtıcı hem değil aslında. Hangimiz sadece göründüğümüz kadarından ibaretiz ki?

Baba ve Piç konusunda hiç bir önyargıya sahip olmamanı ve bütün bu koparılmış fırtınanın da hiç birini dikkate almamanı dilerim. Çünkü kitabın içinden çekilip alınmış iki üç satırla, aslında o iki üç satırda yazılandan tamamen başka bir şey anlataan bir kitabın nasıl da farklı yansıtıldığına sadece hayret edeceksin. Ben kitabı, tüm o fırtınalar koparılmadan önce okumuştum. Sonra bir gün gazetede şu şu şu ifadeler yüzünden Elif Şafak'a dava eçıldı diye okuduğumda PES diye bağırmak inan hayretimi ifade etmeye yetmedi. Sonra süreci de çok üzülerek izlemiştim zaten. Bütün bunların haricinde, bence kurgusuyla ve anlatımıyla çok başarılı bir kitaptı. Elinden bırakmak istemeyerek okuyacağını sanıyorum, çünkü çevremde kim okusa benzer bir durumda kaldı. Siyah Süt de dahil (ki onu okumuşsun) herhangi birine bulaştığında okumaktan vazgeçemeyeceğin bir yazar olacaktır kanımca... ama Elif Şaka'ı (tabi ki yazarlığını) tanımak için Siyah Süt sadece bir nokta'dır bence. Ben kendi sıralamamı veremicek kadar severim her kitabını:)

manolya dedi ki...

pinhan...pinhan..ille de pinhan...tüm romanlarını okudum, her birinden içimde kahve telvesinin o unutulmaz, geçirilmez, geçmesi istenilmez tadı kaldı..ama pinhan...o bambaşka...dili, hikayesi, karakteri ve kurgusu ile...onu okumamamışlık ''elif şafak okuyucusuyum''demeyi eksik bırakır zannımca..:)

Unknown dedi ki...

merhaba, hoş geldiniz öncelikle:-)
Yazdığım gibi Siyah Süt'le başladım Elif Şafak okumaya. Ardından Mahrem, Baba ve Piç, Bit Palas geldi. Pinhan ve Şehrin Aynaları henüz okunmadılar ama okuma listemde varlar.
Umarım yakın zamanda okurum diyelim.

sevgiler...