Perşembe, Temmuz 10, 2008


HADASHİ no GEN (YALINAYAK GEN)


Keiji Nakazawa'nın yazdığı Mori Masaki'nin yönettiği mangadan animeye uyarlanmış (çizgi romandan çizgi filme) 1983 yapımı muhteşem anime: Hadashi no Gen (Yalınayak Gen)

Ateşböceklerinin Mezarı'nı izledikten sonra animeye merak saldım ve yine İkinci Dünya Savaşı'nı konu edinen bir anime izledim. Ateşböceklerinin Mezarı'ndan daha önce yapılmış Yalınayak Gen, savaşın nasıl iğrenç bir olgu olduğunu; masum yüzbinlerce insanın hayatına mal olan, etkisi yıllarca geçmeyecek radyosyana tüm canlıları maruz bırakan, yayılan radyasyon nedeniyle kanser hastalığına tavan yaptıran, insanı yine insana kırdıran, Robert J. Oppenheimer adlı bilim adamının öncülüğünde (!) bulunan ve Almanya'ya atılacakken Almanya'nın yenilmesi üzerine Japonya'ya atılan (Hiroşima ve Nagazaki) Enola Gay adında bir bombardıman uçağından Hiroşima'ya bırakılan bir atom bombasının ardında bıraktığı hayatları, bir anda küle dönen insanları, topluca kamyonlara koyulup yakılan insanları, yok olan bir şehri, bomba sebebiyle oluşan radyoaktif yağmurları, içecek suyu olmayan insanları (Su var ama içeni öldürüyor), sayısız insan açlık çekerken ambarlarda kararan,yanan pirinçleri, -ilginçtir ki- Amerikan yardımı süt tozlarını izleyicinin hafızasına kazıyan, insanlığın yüz karası savaşın dehşetinin kelimenin tüm anlamıyla anlatıldığı oldukça etkileyici bir film.

Filmin yazarı da İkinci Dünya Savaşı'nı gördüğünden ve bizzat bu sahneleri yaşadığından dehşeti tüm çıplaklığıyla ifade etmiş. Yazar, çizerler ve yönetmen yuvalarından çıkan gözleri, bir anda küle dönen insanları, ölü annesinden süt emmeye çalışan bebekleri, çocuklarına sarılı vaziyette yanan anneleri, kurtlanmış cesetleri ve çöp gibi kamyona fırlatılan cesetleri biz büyüklerin bile içini titreten dehşet -ama gerçek- çizgilerle ifade etmişler ki kesinlikle çocukların izlememesi gereken bir film çıkmış ortaya.

Kısaca konusuna gelirsek: Yıl 1945. İkinci Dünya Savaşı devam etmekte, Hiroşima halkı yine siren seslerini her duyduğunda sığınaklara koşmaktadır. Ama 6 Ağustos 1945 sabahı sirenler çalmaz... Atom bombasını Hiroşima üzerine bırakmıştır Amerika.
Gen, henüz çocuktur o zaman. Bir ablası bir de sürekli kavga ettiği bir kardeşi vardır: Shinji. Annesi ise hamiledir. Yeni bir kardeşleri olacaktır ama annesi iyi beslenemediği için hastalanır. Komşuları sazan balığı kanının annelerine iyi geleceğini söyler. Gen ve Shinji ise sazan balığı yetiştiren bir balıkçıdan balık çalarlar. Balıkçı onları yakalar ama durumu öğrenince balığı almalarına izin verir. Balığı eve getirirler. Annesi balığı yer ve ayağa kalkar.
Savaşta da olsalar, günlerce aç bile kalsalar yine de bir aradadırlar ve mutludurlar. Siren sesini duyar duymaz sığınaklara koşarlar, gelenler casus uçaklar olsa bile. Atom bombasından haberdar değildir ne İmparatorluk ne de halk. (Gerçi Hiroşima'ya atıldıktan üç gün sonra bir atom bombası da Nagazaki'ye atılmıştır. İlkinde geri çekilmeyen Japonlar, ikincide yenilgiyi kabul ettiler çok acı bir şekilde. Filmde de Gen'in annesinin dilinden imparatorluğun geri çekilmede neden ikinci bombayı beklediği de sorulmuştur büyük bir öfkeyle.)

Atom bombası üzerlerine bırakıldığında Gen hariç bütün aile evdedir. Patlamayla birlikte evleri çöker ve babası, ablası ve küçük kardeşi evin altında kalırlar, annesi ise kurtulmuştur ama Gen'le birlikte tanık olur kocasının ve çocuklarının yanışına. Şehir harabeye dönmüştür, yangınlar, ceset kokuları... Ve annesinin doğum anı gelir. Gen'in yardımıyla annesi bir kız doğurur: Arkadaş anlamına gelen Tomoko'dur adı. Tomoko için yaşamak ve dayanmak zorundadırlar. Gen yanmış bir pirinç ambarından kararmamış pirinç getirir annesine ve sevinçle yerler pirinç lapalarını. Ama davetsiz küçük bir misafirleri vardır. Yemeğin kokusunu duyup gizlice çadıra girmeye çalışan ailesi ölmüş küçük bir çocuktur bu. Onu da alırlar yanlarına. Artık Gen'in bir kardeşi daha olmuştur. Yeni kardeşiyle birlikte Tomoko'ya süt alabilmek için iş ararlar kendilerine. Zengin bir adam, bombalamada yaralanan kardeşine bakmaları için tutar onları. Her yanı kurtlanmış yaralının kurtlarını temizlemektir görevleri. Öz abisinin bile kendinden iğrendiğini gören yaralı adam önce çok kötü davranır çocuklara. Ama çocuklar tam gidecekken engeller onları. Kendini affettirir ve çocuklar da paralarını alırlar. Çadıra ellerinde kutu kutu süt tozlarıyla dönerler ama artık çok geçtir...
Gen, annesi ve yeni kardeşi devam ederler mücadeleye...

Film burada bitiyor ama ikincisi de çekilmiş. Gen'in savaş sonrası hayatını anlatıyormuş. İlk fırsatta onu da izlemeyi umuyorum.



Hiç yorum yok: