Çarşamba, Kasım 12, 2008

ARSENIC AND OLD LACE

Başrolünde Cary Grant'ın oynadığı, 1944, ABD yapımı bir Frank Capra filmi.

Gelelim çok keyif alarak izlediğim bu komedi filminin konusuna:
-açıklayıcıdır bilginize-
Başarılı bir tiyatro eleştirmeni ve yazar olan Mortimer Brewster, rahip komşusunun kızıyla evlenmek için gün almaya gittiği dairede meraklı gazeteciler tarafından farkedilir. Mortimer'ın evlenecek olması önemli bir haberdir çünkü Mortimer "Bekarların İncili" adında evliliği kötüleyen bir kitabın da yazarıdır. Mortimer görülmesi üzerine evlenmekten vazgeçer ama çok kısa sürer bu düşüncesi ve evlenirler.

Brewster çifti balayına çıkmadan önce Mortimer'ın yaşlı halalarını ziyaret ederler. Mortimer, iki halasına mutlu haberi vermek için eve girer. Halaları kutlama yapmak için çoktan hazırlanmışlardır. Bayan Brewster ise halaların da komşusu olan babasının evindedir. Brewster yakmak için yazı notlarını ararken açtığı sandıkta bir cesetle karşılaşır. Brewster, sandıktaki adamı halalarıyla aynı evde yaşayan, kendini Başkan zanneden dayısı Teddy'nin öldürdüğünü düşünür ve halalarına cesedi göstermeden Teddy'i akıl hastanesine yollamayı düşünür. Ama gerçekleri öğrendiğinde işler daha da karışır.

Halaları kiralık oda bahanesiyle evlerine gelen mutsuz ve yaşlı insanları, rahata erdirmek için şaraba kattıkları arsenikle öldüren iki kişilik bir çetedir. Ve sandıktaki de ilk cinayetleri değildir. Evin bodrumunda Teddy'e Panama Kanalı diye kazdırdıkları çukurlarda başka cesetler de vardır. Mortimer, öğrendiklerinden sonra Teddy'i akıl hastanesine göndermeye kararlıdır ve gerekli izinleri alabilmek için telefon görüşmeleri yaptığı sırada halaları kiralık oda arayan bir adamı içeri alırlar ve ona da şarap ikram ederler. Mortimer, son anda adamın şarabı içmesini engeller ve onu evden gönderir.

Mortimer, yine Teddy'i yatırmak için gerekli işler peşinde koşarken halalarının evine gizlice iki adam girer. Gelen adamlardan biri, Mortimer'in yıllardır görmediği ve hapiste olduğunu düşündüğü, acımasız kardeşi Jonathan'dır, diğer adam ise doktor Einstein adında hapishane kaçkını biridir ( Dr. Einstein rolünde Peter Lorre ). Halaları Jonathan'ı önce tanıyamaz çünkü yüzü doktor arkadaşının ameliyatları sonucu korkunç bir hale dönmüştür.

Jonathan, arkadaşıyla birlikte saklanmak için halalarının evinde kalmaya kararlıdır, halaları hiç istemese de. Jonathan ve doktorun beraberinde getirdiği bir de ceset vardır ve cesedi gömmek için de Teddy'nin kazdığı Panama Kanalı tam aradıkları yerdir. Gece olunca Teddy, onlardan önce davranır ve sandıktaki cesedi bodruma gömer. Bu arada Jonathan ve doktor kendi getirdikleri cesedi Teddy'nin boşalttığı sandığa saklarlar. Mortimer'ın balayına gitmek için bekleyen karısı da onu bulmak için halalarının evine gelir. İçeri girdiğinde Jonathan'la karşılaşır.

Mortimer eve gelir ama kardeşini tanımaz o da. Tanıdığındaysa evden gitmesini söyler ama Jonathan'ın gitmeye niyeti yoktur. Mortimer yalnız kaldığında sandığı tekrar açar ve içinde yeni bir ceset görür. Halaların yeni bir cinayet işlediğini düşünür ama sandıktaki yeni cesedi oraya Jonathan'ın koyduğunu anlaması uzun sürmez. Mortimer, kardeşini evden göndermek için iyi bir
şantaj konusu bulmuştur ama Jonathan da bodrumdaki cesedi görmüştür. Halaları Jonathan'a ceset için yer kalmadığını ve bodrumda on iki cesedin olduğunu söylerler.
Bu arada Jonathan'ın arkadaşı doktor da halaların Jonathan'dan daha iyi iş çıkardıklarını söyler. Çünkü Jonathan, halalarından bir ceset geridedir. Jonathan'ın bir cesede daha ihtiyacı vardır ve bunun için de en uygun kişi nefret ettiği kardeşi Mortimer'dır ona göre.

Doktor, Mortimer'ı Jonathan'ın planı karşısında uyarır ama Mortimer onu dinlemez ve ona cinayet oyunlarından sahneler anlatmaya başlar. Jonathan da onları dinlemektedir ve Mortimer'ın söylediklerini uygular. Onu bağlarlar ama beklemedikleir bir şey olur. Kapı çalar ve yazdığı oyunu Mortimer'a göstermek isteyen polis memuru girer içeri. Mortimer'ı ağzı, eli bağlanmış görür ama polise, bir oyunu canlandırdıklarını söylerler. Memur, yazdığı oyunu Mortimer'a anlatmaya başlar. Jonathan memuru öldürecekken doktor ona engel olur ve onu bayıltır. Bu arada Teddy çaldığı borazanla komşuları rahatsız etmiş,şikayet üzerine polisler de eve gelmiştir ve de devriye gezen polisin geri gelmemesi üzerine.

Ve küçük bir yanlış anlama yüzünden Jonathan kendini ele verir. Ama Mortimer'dan intikam almaya kararlıdır ve polislere bodrumda on üç ceset gömüldüğünü söyler. Polisler bodruma bakmazlar bile. Doktor da paçayı kurtarır. Mortimer halalarını ve Teddy'i Mutluluklar Vadisi'ne gönderecektir ve son anda bir şey öğrenir. O gerçek bir "Brewster" değildir. Bundan daha güzel ne olabilir!...

.........................................................

Müthiş keyifli bir filmdi. Cary Grant'ın şekilden şekile girdiği, tüm oyuncuların çok başarılı oynadığı bir komediydi.
Peter Lorre, kendine has mimikleriyle çok uymuştu karaktere.
Teddy'nin borazanıyla merdivenleri "hücuum" diyerek çıkışı...
Tatlı kaçık iki hala ve korku filminden çıkmış gibi yüzüyle kardeş Jonathan, güzelliğiyle Priscilla Lane ( Mortimer'ın eşi), hatta oyun yazarı polis memuru, tüm oyuncularla, genelde tek mekanda geçen olaylarla tiyatro havasını koruyan harika bir F. Capra filmi.

tavsiye ederim, izleyin...

bir Frank Capra filmi

1944, ABD yapımı

komedi, gizem

Türkçe altyazılı

siyah-beyaz

118 dk.


IMDb puanı 8.0/10. Top 250'de 235. sırada.

Hiç yorum yok: