Salı, Eylül 15, 2009

YALINAYAK GEN

Keiji Nakazawa

Yıl 1945... İkinci Dünya Savaşı'nın sonları. Takvimler 6 Ağustos'u gösteriyor. Işıl ışıl bir yaz günü. Uzun zamandır devam eden savaşa, neredeyse her gün Japonya semalarında uçuş yapan
B-29'lara rağmen...

Hava tamamen açık. Tek bir bulut yok. Saat sabah 08:15'te Hiroşima'nın 600 metre üzerinde patlayan bir bomba o güne dek görülmemiş bir vahşetle koca şehri küle çeviriyor. Amerika, üzerinde üç yıl uğraştığı, Meksika Çölü'nde denemelerini yaptığı* atom bombasını, savaştan çekilmeyen Japonya'nın üzerine, Pasifik'te savaş devam etmesine rağmen sivil halkın üzerine bırakıyor. Hiroşima felaketi, Japonya'nın teslim olmasına yetmiyor. İmparator savaştan çekilmiyor. Japon halkı her şeye rağmen savaşın kazanılacağını düşünüyor. Çünkü imparator, Tanrı onlar için. Ve üç gün sonra Nagazaki'ye düşüyor bomba...

Gen'in hikayesi hakkında yazılmış pek çok yazı okudum, anime ve mangasına ilave. Bomba düşmüyor evet, bu kendiliğinden olurdu. Bomba atılmıyordu, bu da edilgenlik ifade ederdi, oysa bu bombayı atan bir özne var, kişi var, kişiler var, eller var. Çocuk, genç, yaşlı, kadın demeden kim varsa, savaş hakkındaki fikirleri bile sorulmayan, hatta savaşın kötü olduğunu söyleyenlere bile "hain" yaftası yapıştıran bir ülkenin masum insanlarının, en çok da yalnız insanlarının üzerine düşüyor. Öyleki sağlıklıyken çok güzel bir abi-kardeş tablosu çizen bir aile kardeşin atom bombasının yaydığı ısıya maruz kalıp tüm vücudu yanınca iğrenilecek bir yaratığa dönüşmesine sebep oluyor ailenin gözünde. Karantinaya alınmış, vücudunu yiyen kurtların, sineklerin arasında bir an önce ölmesi beklenen bir kardeş oluveriyor.
Atom bombası evet, Hiroşima'nın insanlarının üzerine düşüyor ama insanlığın da üzerine düşüyor...

Keiji Nakazawa, İkinci Dünya Savaşı'nın bizzat şahidi, atom bombası mağdurlarından biri. Bomba düştüğünde o da Gen gibi küçük bir çocuk. Ve onun gibi okul duvarının dibinde durduğu için atom bombasının patlamayla yaydığı ısının öldürücü etkisinden kurtuluyor. Ve bir manga çizeri olduğunda bu konuyu, atom bombası felaketini anlatıyor. Babasını, kardeşlerini gözleri önünde kaybeden Keiji Nakazawa, hastalıkla geçen yedi yılı, A-Bombası Kurbanları Hastanesi'nde geçiren annesi öldüğünde, onun küllerini toplamak için krematoryuma gittiğinde kemiklerinin bile kalmadığını, bombanın radyoaktif kalıntısının kemikleri bile yok olma noktasına gelecek kadar yediğini görüyor. Ve bu öfkesini, manga dergisinde dizisi yayınlanan bir çizer olduğunda manganın konusunu başka bir yöne, savaşı başlatan Japon askeri kanadına ve çok normal bir şeymiş gibi kafalarına bomba atan Amerikalılara yöneltiyor...

Annesinin öcünü almak için çizdiği ilk manga dizisi Kuroi ame ni Utarete (Kara Yağmura Tutulmuş) oluyor. Savaş ve atom bombası üzerine bir diziye başlıyor. İlk çizim Aru Hi Totsuzen ni ( Bir Gün, Aniden). Çizgi romancıların otobiyografik çalışmaları yayınlandığında projeye önderlik ettiği çalışma 45 sayfalık manga otobiyografisi Ore wa Mita (Ben Onu Gördüm)... Ve ardından 1972'de yeni bir hikaye Hadashi no Gen (Yalınayak Gen) başlıyor. Kök, başlangıç, mutluluk kaynağı anlamına gelen Gen...


Birinci Kitap / Hiroşima'nın Hikayesi:
"Buğday filizleri karların içinde çıkar ama üzerlerine tek tek basılır... Ezilmiş buğday yeryüzüne güçlü kökler yollar, soğuğa, rüzgara ve kara dayanır, günün birinde ürün verir. Nakaoka ailesinin babası, buğday tarlasında oğulları Gen ve Shinji'ye söylüyor bu cümleleri ve manga bu sözlerle başlıyor.

Japonya'nın Pasifik'te Amerika ve İngiltere ile olan savaşı devam etmekte. Hava saldırıları da devam ediyor. Saldırı uyarılarını alan insanlar da sığınaklara doluşmakta. Nakaoka Ailesi de sığınağa koşuyor.
Koji, Eiko, Akira, Gen ve Shinji... Kardeşlerden Koji, savaş yüzünden okuldan ayrılıp fabirkada çalışmak zorunda, yaşıtı diğer öğrenciler gibi. Akira ise tahliye grubuyla köye yollanır. Baba Nakaoka ise savaş karşıtı olduğu için çevresindekilerin "hain" yaftasına maruz kalır. Nalın yaparak para kazanmaya çalışır. K
azandığı parayla da pirinç ya da tatlı patates alabilmektir amacı. Anneleri ise hamile. Shinji henüz küçük. Gen ve ablası Eiko ise okula gidiyor...
Koji, fabrikada birlikte çalıştığı insanların kendisine "hainin oğlu" demelerinden bıkar ve donanmaya yazılmaya karar verir.

6 Ağustos sabahı... Uçaklar Hiroşima semalarında gözükmekte. Hava saldırısı uyarısı verilir ama düşman uçaklarının gittiği görülünce insanlar sığınaklardan dışarı çıkar. Herkes tehlikenin geçtiğini sanar ama kısa bir süre sonra uyarı sirenleri dahi çalmadan atom bombası Hiroşima'ya düşer.

Gen, o sırada okul duvarının dibinde durmakta.Beton duvar, onu bombanın yakıcı etkisinden korur ama karşısında durup konuştuğu bir öğrenci velisi kadın onun kadar şanslı olmaz. Gen, yıkıntıların arasından kurtulduğunda doğruca evine gider. Annesini evin enkazının başında yara almamış olarak bulur ama babası, Eiko ve Shinji evin altında kalmışlardır. Annesiyle ne kadar uğraşsalar da onları kurtaramazlar ve yangın evlerine ulaşır. Ailesi gözleri önünde yanan annenin doğum sancısı tutar ve Gen'in yardımıyla bir kız bebek doğurur anne.




İkinci Kitap/ Ertesi Gün:
Hiroşima felaket şehir haline gelmiştir. Derileri eriyen insanlar, patlamayla dağılan camların vücutlarına saplandığı insanlar, annesi ölmüş ama hala annesini emen bebekler, yuvalarından çıkan gözler, etrafa dağılan vücut parçaları, her yerde su isteyen yanmış insanlar... Gen tüm bu dehşetin içinde doğan kardeşine süt bulabilmek için annesinin yanından ayrılır. Annesi ise bebeği yeni ölmüş bir anneden çocuğunu emzirmesini ister. Gen ise açlıktan ve sıcaktan yorgun düşer, bayılır. Ama ceset toplayıcıları onun öldüğünü düşünür ve yakılacak diğer cesetlerin yanına atarlar onu. Yanmaktan son anda bir asker sayesinde kurtulan Gen, askerin ağzından kan boşaldığını, saçlarının öbek öbek döküldüğünü ve tuvaletini tutamadığını görür. Daha sonra kendi saçlarının da döküldüğünü farkeden Gen, bulduğu bir itfaiyeci şapkasını kafasına geçirir.Yine yiyecek bir şeyler ararken ablası Eiko'ya benzettiği bir kıza rastlar. Kız yüzünü döndüğünde yüzünün yanmış olduğunu görür. İleride dansçı olmayı düşünen kızın bütün hayalleri bombayla birlikte kül olmuştur ve kız intihara teşebbüs eder ama Gen ona engel olur ve onu sağlık merkezine götürür. Dönüş yolunda biraz pirinç bulabilmek için çok uğraşır ve nihayetinde bir aileye dokunaklı bir şarkı söyler, biraz pirinç karşılığında. Pirinci alıp annesinin yanına gitmeye uğraşırken yolda kafatası kemiği kıran bir kadın görür. Kadın kemiği toz haline getirir ve tozu yaralı hastasının önce yaralarına döker ve sonra ağzından aşağı. Bunu gören Gen, saklandığı yerden çıkar. Kadına hastaya neden kemik tozu verdiğini sorar. Kadın da ona kemik tozunun yaraları iyileştirdiğini ve ölmeyi engellediğini söyler. Gen, annesinin yanına gider. Annesi, Gen'in saçlarının döküldüğünü görür ve ona içmesi için bir toz verir. Gen, içtikten sonra onun kemik tozu olduğunu öğrenir. Gen'in getirdiği pirinçleri pişirirler ve tam pirinçlerini yerken Shinji'ye benzeyen bir çocuk pirinç torbasını çalıp kaçar. Gen de annesi ve kendisinin Shinji olduğunu düşündükleri çocuğun peşinden gider. Adının Riyuta olduğunu öğrendiği çocuk, annesini ve babasını bomba patlamasında yitirmiş, kendisi gibi çocuklarla birlikte bir sığınakta yaşamaktadır. Gen Shinji'nin öldüğüne emin olmak için evin enkazından babasının ve kardeşlerinin kemiklerini çıkartır. Ve evin önüne bir tahtaya kardeşleri Koji ve Akira için not yazar. Annesiyle birlikte annesinin çocukluk arkadaşının evine giderler. Bu arada bebeğe arkadaş anlamına gelen Tomoko ismini verirler. Arkadaşı onları eve alır ama büyükanne ve evin iki çocuğu onlara hiç rahat vermezler. En sonunda hırsızlıkla suçlanırlar ve evden ayrılmak zorunda kalırlar.




Üçüncü Kitap/ Bombadan Sonra:
Gen ve annesi peşlerinden gelen kadının ricası üzerine eve geri dönerler. Kira ödeyip yemeklerini kendileri pişireceklerdir. Annesi çamaşır yıkayarak para kazanmaya çalışır. Gen ise üzerine "lütfen bana iş verin" yazılı bir tabelayla gezinir. Ve bir adamın "Ne iş olsa yapar mısın?" sözüne verdiği "evet" cevabıyla işi alır. Adamla birlikte eve giderler. Adam ona eğer kaçmazsa iyi para vereceğini söyler. Ve onu bir odaya sokar.Etrafta sineklerin uçuştuğu çok kötü kokulu bir odadır burası. Gen'in görevi bu odada yatan, bomba yaralısı hastanın bandajlarını değiştirmek ve yaralarıyla ilgilenmektir. Yaralarında kurtçukların gezindiği adam, iş veren adamın kardeşidir. Bombadan önce tüm ailenin çok sevdiği bu adam, şimdi iğrenilecek bir adama dönüşmüştür onların gözünde. Gen işi kabul eder ve hasta adam Bay Seiji'nin yaralarındaki kurtçukları temizlemekle başlar işe. Adam önce çok kötü davranır Gen'e. Ama Gen haricinde kimsenin onu görmeye bile tahammül edemediğini ve bir an önce onun ölmesini beklediklerini öğrenince Gen'e iyi davranmaya başlar. Ve Gen, kazandığı parayı annesine vermek için koştururken başka çocuklar onun hırsız olduğunu düşünerek yolunu keserler. Ama sonra gerçek tavuk hırsızını otların arasında bulurlar. Gen'in Shinji'ye benzettiği Riyuta'dır bu hırsız. Gen, Riyuta'yı onların elinden kurtarır ve onu eve götürür. Annesi de kabul edince Riyuta onlarla birlikte yaşamaya başlar. Bir gece, Gen'in kapısı çalınır. Bay Seiji'nin odasından tuhaf seslerin geldiğini söyleyen yeğenidir gelen. Gen ve Riyuta birlikte Bay Seiji'nin yanına giderler. Bay Seiji'yi resim yapmaya çalışırken bulurlar. Gen ve Riyuta ona modellik yaparlar. Ve bir gün ölür Bay Seiji. Onu yakma işini de Gen ve Riyuta gerçekleştirir.

15 Ağustos 1945, Japonya için yeni bir sayfa. Savaş bitiyor ve geriye yaraları sarmak kalıyor. Yıllarca ve yıllarca...

Gen ve Riyuta, Akira'yı almak için köye giderler. Tüm çocukları aileleri almış, sadece Akira kalmıştır. Akira ailesinin başına gelenleri öğrenir. Birlikte annelerinin yanına doğru yola çıkarlar.
Artık Akira da geldiğine göre geriye Koji kalmıştır...




Dördüncü Kitap/ Küllerin İçinden:
Japonya teslim olduktan sonra imparatorun yerini Amerikan generali alır. Silahsızlanmadan sonra ordunun silahlarını attığı silah çöplüğünden bir silah alır Gen ve Riyuta, Hiroşima'ya giren Amerikan askerlerine karşı kendilerini korumak için. Eve geldiklerindeyse abileri Koji geri dönmüştür. Ailesinin başına gelenleri o da öğrenir. Koji'nin donanmadan getirdiği yiyecekleri birlikte yerler. Amerikan askerleri artık her yerdedir ve sokaklarda gördükleri çocuklara sakız dağıtırlar. Gen ve ailesi huysuz büyükanne tarafından yine kovulurlar ama bu sefer ev başkasına kiralanmıştır. Aile bir sığınağa yerleşir. Gen ve Riyuta, aç kalmamaları için köpek eti yemeleri gerektiğini söyleyen enteresan bir adamla tanışırlar. Gen ve Riyuta, birlikte Amerikan askerlerinin yiyecek deposundan yiyecek bir şeyler çalmaya çalışırlar ama aldıkları kutulardan yiyecek çıkmaz. Karşılarına yine o tuhaf adam çıkar ve birlikte diğer çocuklarla birlikte bir plan yaparlar. Kutu kutu süttozu çalarlar ama adam onları ellerinden alır ve ortağıyla birlikte onları satar. Bu duruma öfkelenen Riyuta, Gen'le birlikte buldukları silahı alır ve iki düzenbazı öldürür.

Olanları gören bir başka adam, Riyuta'yı polise vermemek vaadiyle kendi işleri için kullanmaya karar verir. Riyuta, Gen ve ailesinin başını derde sokmamak için onlardan uzak durur.
Ve tekrar okula gider Gen ve Akira. Gen, sınıfta şapkasını çıkartmak zorunda kalır. Başının kel olduğunu gören çocuklar onunla alay ederler. Sınıfta peruk takan bir kız vardır, onun da kel olduğu ortaya çıkınca çocuklar kızla da alay etmeye başlarlar. Gen kızla arkadaş olur. Bir gün dolaşırlarken kızın ablasının bir Amerikan askeriyle çok samimi olduğunu görürler. Gen, kızın ve ablasının hikayelerini öğrenir. Eve döndüğündeyse kardeşi Tomoko'nun kaçırıldığını öğrenir ve onu aramaya koyulur. Aradan günler geçer, Tomoko'yu bulduğundaysa Tomoko'nun ölmek üzere olan, çocuklarını kaybetmiş ailelere, onların bebeğiymiş gibi gösterip ölümcül hastaların az da olsa mutlu olabilmelerini sağlamak için kullanıldığını görür. Tomoko'yu adamların elinden alır ama Tomoko hastadır.

6 Ağustos 1947... Barış Festivali ve anma töreni... Gen, para kazanmak için cenazelerde ilahi okumaya başlar. Tomoko'yu tedavi ettirebilmesi için paraya ihtiyacı vardır. Ve bir gün Bay Park'ı görür, Güney Koreli komşuları. Bay Park, savaş sırasında karaborsadan yiyecek satarak zengin olmuştur ve Gen'i görünce ona kardeşini tedavi ettirebilmeleri için para verir. Ama Gen, eve elinde paralarla gittiğinde artık geçtir.

Ve yine buğday sahnesiyle biter hikaye... her şeye rağmen filizlenen buğday başağıyla...

Tudem Yayınevi, basım yılı 2007


*Amerika'nın bu denemeleri kısa süre önce izlediğim Tepenin Gözleri adlı korku filmine de malzeme olmuş.

Çizgi roman okumak müthiş keyifliymiş. Ntv Yayınları ve Everest Yayınları dünya edebiyatının önemli eserlerini çizgi roman olarak basmış. Franz Kafka'dan Dava, Shekespeare'den Romeo ve Juliet, Macbeth ve Hamlet, Mary Shelley'den Frankenstein mesela. Tam ağzıma layık :-)
Çizgi roman iştahım kabardı umarım onları da kitaplığıma ekleyebilirim.

Yalınayak Gen'e dönersek; Tudem Yayınevi bu mangayı basarak çok güzel bir iş yapmış. Manga siyah-beyaz. Çizimler gayet güzel.
Yalınayak Gen'in animesini de izleyip yazmıştım, merak edenler için yazı anime etiketinde :-)

Hiç yorum yok: