Cumartesi, Ocak 16, 2010


MERHAMETİ ERTELEMEK

Patricia Highsmith

Merhameti Ertelemek'le uzun zamandır aklımda olan yazarla tanışıyorum. Başlangıç için yerinde bir seçim mi bunu yakın zamanda okuyabilirsem en az bir kitabından sonra söyleyebilirim ancak. Polisiye-gerilimsever bir okur olarak seçtiğim bu kitap bildiğimiz ya da beklediğimiz manada korku öğesinden çok "kaygı"yı içeriyor. Ki bunu kitabı okuyarak tecrübe eden ben, kitaptaki tanıtım yazısından öğreniyorum. Yine bildik polisiye unsurlardan sürükleyicilik, kitapta hızını yavaşlatıyor. Fazla acelesi olmadan ilerleyen kitapta iki ana karakterin yılgınlıkları, arayışları, anlaşmazlıklarına tanık olan okuyucu uzun süre gerilimin nerede başlayacağını merak ediyor.

Kitabın ana karakterleri Sydney ve Alicia Bartleby, Londra'nın kırsalında yaşayan genç bir çifttir. Sydney, tv için dizi senaryoları yazar, yazmakta olduğu romanına ilave. Alicia ise resimle ilgilenmektedir. Bir gün, çiftin yanlarındaki eve yaşlı bir dul taşınır. Alicia yeni komşusuyla tanıştığında kadının da resimle ilgilendiğini öğrenir. Bu yan eve taşınan yaşlı kadın, gerilime sebebiyet verecek zat gibi klişe bir izlenim bıraksa da okur üstünde, daha çok etkisiz bir tanık rolü üstlenecektir kitapta (ölümünü saymazsak).

Sydney, yazdığı senaryoları satamamanın sıkıntısıyla boğuşurken, Alicia da bu kasvetli havayı solumaktan dertlidir. Alicia, birkaç günlüğüne tek başına tatile çıkacağını söyler, bu ayrılık ikisine de iyi gelecektir onlara göre. Sydney, Alicia gitmeden kısa süre önce eve bir halı alır ve Alicia'nın gidişinin ertesinde, aklına üşüşen kimi fikirlerin provasını yaparken bulur kendini. Erkenden kalkıp eski halısını rulo yapar ve arabasının bagajına koyup ormanlık araziye doğru yola koyulur. Burada bir çukur açar ve halıyı toprağa gömer. Aslında burada Sydney, "Alicia'yı öldürmüş olsaydım, ondan nasıl kurtulurdum?"un provasını yapmaktadır. Eve döndüğünde kendisini rahatlamış hisseder sanki gerçekten Alicia'yı öldürmüş ve kimsenin bulamayacağı bir yere gömmüş gibi.

Bu arada Alicia, başka bir şehirde, arkadaşlarının verdiği bir partide tanıştığı Edward Tilbury'e bir mağaza çıkışı rastlar ve birlikte yemek yerler. Alicia'nın kendince evin tekdüzeliğinden kurtulmak için çıktığı bu yolculuk, Edward'la gözlerden uzak buluşmaların yaşandığı, hatta sahte isimle bir ev tutulup birlikte yaşanılan bir ilişkiye dönüşür.

Alicia'dan uzun süre ses çıkmayınca meraklanan ailesi, Sydney'in rahat tavırlarından rahatsız olur ve olay polise bildirilir. Alicia, kayıp kız olarak gazetelerde yer alır. Polis soruşturma için komşuları Bayan Lilybanks'in ifadesini alır. Ne ki Sydney, kimsenin görmediğini sandığı halı gömme işinde Bayan Lilybanks'in halıyı arabaya koyarken kendisini gördüğünden habersizdir. Polis halıyı sorduğunda Sydney, halının küflendiğini ve çöplerin de çok geç toplanmasından dolayı halıyı gömdüğünü söyler. İlk araştırmada bulunamasa da ardından halı bulunur. İçinde Alicia yoktur (ki akıllarda böyle bir soru oluşmuştur).

Bu arada Sydney, Alicia'yla arasındaki anlaşmayı (kimse kimseyi aramayacak) polise anlatmadan gizlice Alicia'yı aramaya koyulur. Alicia'nın gidebileceği yerlere gider ve bir gün Alicia'nın partide tanıştığı bir adamı istasyonda görür. Kafasında ihtimallerle adamın peşine düşer ve adamın Alicia'yla buluştuğunu görür. Alicia, tanınmamak için saçlarını boyamıştır. Alicia'nın gizli ilişkisinden böylece haberdar olan Sydney, evine döner ve durumu bildiğini belirtecek bir harekette bulunmaz. Ama sonra, Alicia'nın kaybının insanlar üzerinde oluşturduğu şüphenin kendi işlerine gölge düşürmesiyle (Yapımcılar, senaryoları Alicia meselesi hallolana kadar askıda tutacaklarını söylerler) Alicia'ya mektup yazar. Durumu bildiğini, ona kızmadığını, ortaya çıkıp kendi adını temize çıkarmasını söyler. Alicia mektubu aldığında çılgına döner ve sevgilisi Edward'ın tüm sözlerine rağmen eve dönmeyi reddeder.

Ve bir gün, Alicia'nın ölü bulunduğunu öğrenir Sydney. Polis kaydına göre kayalıklardan atlayıp intihar etmiştir. Ama Sydney'e göre durum aksi de olabilir yani onu kayalıklardan Edward'ın ittiğini düşünmektedir. Sydney, Edward'ın evini bulur ve yüzleşirler. Daha sonra polise gittiğindeyse onlardan Edward'ı -zaten bildiği- öğrenir. Polis soruşturma için Edward'ın evine gittiğinde onu baygın halde bulur. Aşırı dozda ilaç alan Edward, polise ne Alicia'nın ölümü ne de Sydney'in evine geldiğinde yaşananları anlatamadan kısa sürede ölür. Merhamet yerini acımasızlığa bırakmış olabilir mi?...

Kurgu içerisinde Sydney karakterinin senaryo sinopsisleri epey bir yer tutuyor bu da biraz sıkıcı olabiliyor. Bir ilk okumaydı. Yazarı ve tarzını ifade edebilmek için tek başına bu kitap yeterli değil gibi geliyor. Belki Cam Hücre belki bir başka kitabı ya da kitapları okunduktan sonra o boşluk dolacak düşüncesindeyim.

Bir de Hitchcockseverim diyorum, Patrica Highsmith'in "Trendeki Yabancılar" romanını yönetmenimiz filme çekmiş 1951 yılında ve ben hâlâ izlememişim onu. Hadi bakalım, bu filmi de listeye ekleyelim yakın zamanda izle diye de not düşelim.

Ayrıntı Yayınları, basım yılı 2000, 207 syf.

Çeviri: Şen Süer Kaya

2 yorum:

Çavlan dedi ki...

Benim de tesadüfen ilk okuduğum Patricia Highsmith romanıydı Merhameti Ertelemek. Ama Highsmith'in asıl tarzından biraz farklı bence, ilk kitap olarak çok mantıklı değil. Edith'in Güncesi ve Yetenekli Bay Ripley'i okumanızı öneriyorum. Highsmith aynı anda hem edebi bir dil kullanabilen hem de polisiye türünde yazan sayılı yazarlardan bence, o yüzden yazdığı her kitabı öneriyorum aslında :) Yalnız Küçük g: Biy Yaz Masalı'nı en son okumanızı öneririm, kendisinin de en son yazdığı kitapmış ve alışageldiğimiz tarzından bir hayli uzaklaşmış.

Unknown dedi ki...

teşekkür ederim, tavsiyelerinizi dikkate alacağım.

sevgiler...