Cumartesi, Temmuz 14, 2007


RENKLER

Renkleri severim, bulundukları her neyse ona anlam yüklediklerini bilirim. Kırmızı kanın rengi dolayısıyla bayrağın rengi, mavi gökyüzü, deniz renksizdir ama göğü ayna gibi yansıtır mavi olur, yeşil desen tabiat, sarı hayatın kaynağı güneş...Soyut olarak siyah ölümün ve karanlığın ifadesi, yeşil denge ve huzur, mavi huzur verici ve teskin edici, mor gücün rengi, sarı heyecan ve kendine güven, turuncu dışa dönüklük, kahverengi ciddiyet,sağlamlık, pembe incelik,saadet, kırmızıysa güç ve cesaretin rengi...Beyaza
gelince; ışık spektrumunda diğer adıyla ışık tayfında beyaz renkten yedi tane renk çıkar. Yedi rengin arka arkaya gelmesiyle beyaz renk oluşur. Beyaz renklerin karışımı, renklerin birleşimi...
Velhasıl renkler her şeyin içinde, üstünde, köşesinde, bucağında. Bir renk alemi içerisindeyiz. Neler ifade edilmez ki renklerle, mesela duyguları renklerle ifade ederiz. Bunu çiçeğe, çiçeği de güle indirgersek; kırmızı gül aşk ve sevgiyi, sarı
gül hayal kırıklığı ve kıskançlığı, beyaz gül ise saf ve masum duyguların simgesi ama gül bunlardan haberdar bile değil. O ne renk olursa olsun gül olmanın görevini yerini getiriyor, rayihasını burun deliğimizden beynimize işliyor.
Peki beyaz masum da mavi değil mi? Belki de tüm bunlar renklerin insan psikolojisi üzerindeki etkisinden kaynaklanıyor ya da bunlar öğrenilen kavramlar da olabilir. Çok uzun zamandır mavi erkeği, pembe ise bayanı temsil ediyor. Neye göre?... "Yüzyıllar önce insanlarda şeytani güçlerin, bebeklerin veya küçük çocukların odalarında dolaştıklarına, onların vücutlarına girmek için fırsat kolladıklarına ilişkin ortak bir inanç vardı. Ayrıca bu şeytani güçlerin, mavi renk tarafından kovulduğuna da inanılıyordu. Çünkü mavi göklerin rengi idi. Hatta bugün bile hala Ortadoğu'da şeytanı kovmak için, bazı evlerin kapıları maviye boyanmaktadır.O zamanlarda, sülalenin devamı için, erkek bebeklerin önemi daha fazla olduğu için, şeytan korkar da gider diye, erkek bebeklerin ve küçük erkek çocukların giysilerinin mavi olması adet haline geldi ve yüzyıllar boyunca devam etti. Çok sonraları kız bebekler de "erkek bebekler kadar önem kazanınca", onların giysilerine de bir renk verilmesi ihtiyacı doğdu ve de çiçeklerin en güzeli olan gülün rengi, yani pembe renk verildi."* ...
Bugün bir erkek bebeğe pembe giydirebilir miyiz, sanmıyorum. Nedeniyse alışkanlıklar, adetler... Renklerin kavşak noktasıysa beyaz. Ölünce de beyaz giyiyoruz, masumiyetimizi gösterebilmek adına belki de. Keşke dışımıza giydiğimiz renk, içimizi de boyayabilseydi. Ben yeşil olurdum o zaman. Yeşile bir kılıf uydurmak gerekirse huzur ve olgunluğun rengi olduğu için. Renkler... Renkleri severim...Ya siz, hangi rengi seversiniz?

*Tamer Korugan / Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 1

RENKLER

gizli bekleyişin son adımları
ucunda ölmek var çile tadında
başıysa sona bağlanmış bir düğüm
bir tür çaresizlik haritasında
gölgelerin düellosu var bugün
kimbilir kimlerin havsalasında
yaşamak ölümün bir ton açığı
ağlaşan gölgelerin arkasında
bir başlangıç bir bitiş ki bu oyun
tek silahsa renklerin oltasında
yağmur kuşağı sonunda bir küp
altın olsa renge muhtaç kalmada
galipsiz cenklerin kahramanları
cesaret renklerini kuşanmada
ömür sol yanımda siyahı giymiş
sağ yanımda yeşili soldurmada...

Hiç yorum yok: