Perşembe, Mart 06, 2008


CEVİZ SANDIKLAR ve PARA KASALARI

Ali Ayçil

Ali Ayçil, kısa süre önce tanıştığım bir yazar. Tanıştığım gibi çok sevdiğim yazarlar arasında yerini aldı. Yazarın beş kitaplık külliyatına sahip olmama şurada üç kitap kaldı. Yani bu yazarın okuduğum ikinci kitabı. İlki gibi (Kovulmuşların Evi) bu kitap da favori kitaplarım arasına yerleşti.

Yazar bu kitabında da, diğer kitabında olduğu gibi birbirinden leziz, tadına doyulmayan denemelere imza atmış, hikaye tadında denemelere.

Kitaba adını veren "Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları" denemesi, geçmişle günümüzün değişen değer yargılarının sembolik olarak ifade edildiği, içinde hüzün barındıran enfes bir deneme. Kitabın tümünde de, aslında yazarın bugüne dek okuduğum tüm denemelerinde bu durum mevcut: geçmiş ve günümüz mukayesesi.

Yazar kendi hayatından bolca malzeme kullanarak - ki bunlar insani tüm duyguları içinde barındırıyor- çocukluk, gençlik, öğrencilik, yazarlık dönemlerini, okuyucuyu içine çekiveren büyüsüyle ve kelimelere usta hakimiyetiyle kaleme dökerken, yazmayı seven, kalemle dost olan herkesi imrendirecek şairane bir anlatımla yapıyor bunu.

Altı çizilecek dolu dolu satırlara hasretseniz bu kitap doğru adres. Zira, her satırı anlayamamaktan değil, güzelliğinden dolayı iki kere okuyorsunuz.

"İçim", "İnceyim", "An'lar", "Çanta", "Annesi Erken Ölmüşlerin Yüzü", "Süper Markete Dönüşen Baba", "Ev İçlerinde Bazı Yalnız Çocuklar", "Bu Senin Son Şansın", " Çirkinin Aynada Unutulan Yüzü" ve daha nicesi, okuyucu olmanın tarifsiz lezzetini kesinlikle tattırıyor.

"Ve garip bir şekilde, annesi erken ölmüş çocukların yüzleri, çoğunlukla en uç sınırdaki insan yüzleri olmuştur. Hiçbir vasatiliği kabul etmemiştir bu yüzlerin çizgileri. Sıradan bir sevinci büyük bir coşku olarak yansıtmışlar, orta halli bir üzüntüyü büyük bir çöküntü haline getirmişlerdir. Küçük bir kaybı sonları sanan, küçük bir galibiyeti muazzam bir zafere dönüştüren halet-i ruhiyeleri yüzlerine ya deli dolu bir ırmağın azametini ya da kuruyan bir nehrin yatağını nakşederek, simalarına nihai biçimini vermiştir. Bu yüzlerin sahipleri, ya büyük bir sanatkar veya kumandan, ya da her canı sıkıldığında inşaatını yarıda bırakan bir usta ve kırılgan bir er olacaklardır. Neredeyse buna mahkumdurlar. Çünkü annesi erken ölmüşlerin bir ortalaması yoktur."

( 89. sayfa )


Her halet-i ruhiyede tavsiye ederim...

2 yorum:

Berrin dedi ki...

89.sayfada yazanlar muthıstı..cok etkılendım..bu satırlar yazar hakkında da az cok bılgı verıyor zaten..
bu kıtabı ve yazarı not edecegım..tesekkurler..

Unknown dedi ki...

Sevgili Berrin, bence de yazarı not etmelisin, kesinlikle keşfe değer...
sevgiler...