Cumartesi, Haziran 21, 2008


BEŞ SEVİM APARTMANI
Rüya Tabirli Cinperi Yalanları

Mine Söğüt


Yine yeni bir yazar (benim için), yine yeni bir dünya...
Cinli perili masalsı bir âlem; akıl hastalarını denek olarak kullanan hastalıklı bir doktor; enteresan rüyalara koşut enteresan tabirler; illaki kediler; karşı pencere hikayeleri; Pürtelaş Sokağı ve sokağın gizemli evi, adıyla muamma Beş Sevim Apartmanı...

Yazarın ilk romanı. Bir ilk kitap olarak, kitabı oldukça farklı ve başarılı bulduğumu
söylemeliyim. Yazarla yapılmış röportajları ve yazar hakkında yazılanları okuduğumda hayal ürünü kitapla yazarın hayatı arasındaki ortak noktaları ve farklılıkları fark ettim. Kedisever bir yazar, kitabında da yer vermiş kedilere. Yaşadığı hayata ve benimsediği inançsızlığa taban tabana zıt bir kitap yazdığını çıkardım satırlar arasından.

Gelelim kitaba: Kitap " Karşı Pencereden Bakılınca Görülenlerin Hikayesi" bölüm başlığıyla açılışı yapıyor ve karşı pencereden görülen esrarengiz Beş Sevim Apartmanı'nın hikayesine okurluk ediyoruz. Adının neden "Beş Sevim" olduğunu sonraki sayfalarda öğreneceğimiz apartmanda ikamet eden beş tuhaf insan hakkında kısaca bilgi ediniyoruz bu bölümde:
Apartmanın bu beş tuhaf sakini, günün uzun saatlerini pencere önünde geçirir, beşi de pencereye farklı zamanlarda çıkar ve yine beşi pencereden bakıldığında iki apartman arasında kalan küçücük boşluktan görülen denize gözlerini diker ve devamlı bir şeyler mırıldanırlar.Her biri farklı renkte perdeleri vardır bu pencerelerin. Perdelerin arkasındaki hayatlara geçmeden doktor Samimi ile tanışır okuyucu.

Doktor Samimi... Çocukluğunda onulmaz yaralar alır küçücük ruhu. Önce adı alay konusu olur mahalle çocuklarının dilinde. Babası o küçükken ölmüş, annesi ise onu zengin halasına bırakıp Amerika'ya gitmiş, orada evlenmiştir. Yılda bir kere, bir saat ayırır oğluna annesi...

Samimi yıllarca susar; terk edilmişliğine, arkadaşlarının alaylarına, halasının ilgisizliğine.Tek uykusunda mutlu olur, çünkü rüya âleminde arkadaşları vardır: Cinler ve periler...

İlk ve son kez âşık olur, otuz yaşında. Kendinden on yaş büyük kütüphane memuru Gülizar'a.Ama ona sevdiğini söyleyemez, cinlerle perilerin korkusuna.

"Rüyasında kendini âşık gören kimse aklını yitirecek demektir..."
Kitapta aralara serpiştirilen rüya tabirlerinin belki de en vurucusudur bu.

Kitaptaki ifadeyle deli doktoru Samimi itaat eder cinlerine ama ilk kez karşı da
gelir onlara."... sizden intikam alacağım"....

Halası ölür, tek başına kalır artık ve böylece kendini cinlerle perilerin var olmadığına
dair tezler yazmaya, araştırmalar yapmaya adar. Tüm dünyayı inandıracaktır buna "ama önce kendi inancını dağlayacaktır"...

Bir günlük tutmaya başlar. Dinsel açıdan bakıldığında varlıkları tartışılmaz bu varlıkların bilimsel açıdan "saçmalık" olarak değerlendirildiğini yazar önce günlüğüne ve bir takım tıbbi terimler daha.

Ve bir plan yapar doktor Samimi. Artık başka cinlerle tanışmanın vaktidir. Cihangir'de Pürtelaş Sokağı'ndaki Beş Sevim Apartmanı'nı satın alır. Halasının evinden getirdiği eşyaları yerleştirir her daireye. Her pencereye farklı renkte perdeler uydurur. Kendi eşyalarını ise bodrum katına taşır. Akıl hastanesinde asistanlık yapan arkadaşının
yardımıyla tespit ettiği, içine cin ve perilerin girdiğine inanan beş kimsesiz hastayı
teker teker yerleştirir beş daireye.

Sonraki bölümde Beş Sevim Apartmanı'nın kimsenin bilmediği gerçek hikayesini öğrenir okuyucu.
Yıllar önce, başından geçen üç yangına rağmen yıkılmayan bu ahşap evde Beş Sevim Huriye diye tanınan yaşlı bir kadın yaşarmış. Bu yaşlı kadın evinde beş kedisiyle yaşarmış, her birinin adı Sevim olan kedileriyle. Her gün türlü yemek artıklarını karıştırıp onlarca sokak kedisini beslermiş. Gençliğinde beş çocuğu olmuş bu kadının, doğar doğmaz ölüveren beş Sevim kız...

İlk dairenin, soluk sarı perdeli penceredeki adamın hikayesi ve cin peri masalıyla devam ediyor kitap. Hasta önce kendi hikayesini anlatır ardından hastanın gerçek hikayesini öğreniriz. Sırasıyla bu kurguda anlatılır hastaların hikayeleri.
( Hastaların hikayelerini anlatmak okumayanlar için kitabın tadını kaçıracağından detaylıca yazmıyorum bu kısımları. Kitabın güzelliği de bu satırlarda. Okumamış olanların ve okumaya karar verenlerin keşfine bırakıyorum.)

Beşi de birbirinden enteresan, etkileyici, hayal gücünün kuvvetine hayran olunacak cin peri masalları. Özellikle birinci ve dördüncü hastaların hikayelerinden etkilendiğimi söylemeliyim.

Her biri bilimsel açıklaması yapılmış hastalıkları taşıyan karakterlerin bir özelliği de
cinayete meyilli olmaları ve cinayet işlemeleri.

......................

Son Haziran Sabahı...

Her şeyi yine önce kediler sezdi. Mahalleli depreme yordu kedilerin çığlıklarını. Baktılar ki deprem olmuyor, tekmelerle, taşlarla kovaladılar kedileri. " Kediler insanları kaderlerine terk ettiler."

O sabah, o haziran sabahı doktor Samimi hastalarıyla son kez konuşur. Ama bu sefer
gerçekleri söyler hastalarına ve son iğneleri yapar.

Kendi yaşadığı bodrum katına döner ve son kez yazar günlüğüne.
" Sanacaklar ki annem yüzünden, yalnızlık yüzünden, terk edilmişlik yüzünden ruhumda derin yaralar açıldı, aklım karıştı, kişiliğim bölündü"...

......................

Telefon çalar, bakkalın çırağı açar telefonu. Karşıdaki ses Beş Sevim Apartmanı'ndan
arıyordur ve "iki büyük pet şişe dolusu gaz ve kibrit" istemektedir. Çırak istenilenleri
götürür. Malum son gerçekleşir.

Son satırlar... Doktor Samimi'nin gerçek hikayesi.
Geride bir enkaz kalır sadece. Enkazdaysa?...

"Anne"lerine küsen bu hastalıklı ruhların yahut ruhun (!) anlatıldığı, ürkütücü kapak
resmiyle okura sunulan Beş Sevim Apartmanı'nın oluşturduğu beğeniyle yazarın bir diğer kitabı Kırmızı Zaman'ı da okuma listeme ekledim.

Konusu, anlatımı ve kurgusuyla oldukça başarılı bir ilk kitap. Sıradan olmasın, farklı
olsun ama güzel de olsun okuyacağım kitap derseniz, bu kitabı önerebilirim.


Yapı Kredi Yayınları, basım yılı 2004, 126 syf.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

yahu yine gelmedi mi size son mailim acaba,
yazı beklemeye devam ediyoruz sizden haberiniz olsun... :) "zebell"

SERAP dedi ki...

Bu kitap senelerdir aklımda.İlk gördüğümde kapağı ve ismi ilgimi çekmişti ama nedense okumak bir türlü nasip olmadı.Mine Söğüt te yazarlığını merak ettiğim kişilerden...Senin de beğenmene sevindim.Senin beğenilerin benim için çoğu zaman referans özelliği taşıyor biliyorsun:)

Unknown dedi ki...

merhaba Serap, bu kitabı okurken keyif aldım ben. Cinli perili, bol rüyalı enteresan bir kitap. Bence okumalısın.
teşekkür ederim güzel sözlerin için.
sevgiler...