Çarşamba, Nisan 29, 2009


L'AVARE/ CİMRİ

Bir adam, cimrilikte sınır tanımayan, öyleki evine gelecek misafirlere hazırlanacak sofra için, aşçısına "5 kişiye yeten 8 kişiye de yeter" ve de içecek olarak da "bol bol su içsinler" diyen... Bir adam, genç ve güzel kızını çeyizsiz kabul edecek diye yaşlı bir adamla evlendirmeye kalkan... Bir adam, oğlunu zengin bir dulla evlendirmek isteyen... Bir adam, evine her girene hırsız gözüyle bakan... Tüm servetini bahçesine gömdüğü bir sandıkta saklayan... Moliere'in meşhur tiyatro eseri Cimri'nin baş kişisi Harpagon'dan başkası değil bu adam.

Harpagon, evlenmek için fakir bir genç kızı gözüne kestirir. Kendisi 60 yaşındadır ama ne de olsa zengindir. Evlenme niyetini kızına ve oğluna açar ama ne var ki oğlu babasının evlenmeyi düşündüğü kızdan hoşlanmaktadır. Kızı ise babasının dalkavukluğunu yapan kahyâ ile çoktan evlilik planlarını yapmıştır, geriye kalan Harpagon'un iznidir. Ama bu izni almak hiç de kolay olmayacaktır iki kardeş için.
Harpagon, bir sandık dolusu altınını çaldırır. Peki kimdir şüpheli? Tabiki herkes. Kahyadan yediği dayağı unutmayan aşçı suçu kahyanın üzerine atar. Baş şüpheli kahya olur böylece. Bu arada işler iyice karışır. Kardeş olduklarıın öğrenen mi dersiniz, yıllardır görmedikleri babalarını bulanlar mı dersiniz, bir de sandığı çalanın sandığa karşı Harpagon'a yaptığı büyük teklif var tabi.
Harpagon ya oğlunun sevdiği genç kızla evlenecek ve paracıklarından olacak, ya da genç kızı oğluyla evlendirecek ve sandığına kavuşacak. Harpagon'un seçimi ondan başka türlüsünün beklenmeyeceği şekilde olur illaki. Ama bu sefer bahçe, sandığı saklamak için güvenli değildir, şöyle daha uzağa gitmeli, mesela çöle. Sen kilisede bağış toplayan kadının kesesinin sesini duymaya devam ettikçe hiçbir yer senin için güvenli olmayacak Harpagon...:-)

Film 1980, Fransa yapımı. Harpagon rolüyle mükemmel bir oyunculuk sergileyen Louis de Funès ayrıca filmin yönetmenliğini de üstlenmiş.
Tiyatro havasını koruyan çok keyifli bir filmdi. Sanırım Türkçe dublajlısı da var ama ben altyazılı izledim.

keşfetmeyi seviyorum, geç kalmış olsam da...

2 yorum:

zero dedi ki...

Oyununu farklı farklı yorumlarla defalarca izledim, kitabını okudum ama bu filmi izlemedim. en azından bahsettiğin o oyunculuk için bile izlemeyi çok isterim. Ve kesinlikle katılıyorum: keşfetmek gerçekten çok güzel!
sevgiler...

Unknown dedi ki...

merhaba zero, iyi bir okur olduğun gibi iyi bir sanatseversin de.
Ben de bu eseri tiyatro sahnesinde izlemek isterdim.
Tiyatroyu çok seviyorum, sinemayı da severim. Ama tiyatro nedense bana hep büyülü gelmiştir. Sahne, oyuncular gözünüzün önündedir ama sanki büyülü bir perde izleyici ve oyuncuyu birbirinden ayırır. Oyuncuyla göz teması kursanız bile o bakışlar yıldızlar kadar uzak gelir gözünüze. Dediğim gibi, tiyatronun bambaşka bir büyüsü var.
keşfe devam...

sevgiler...